2024 31 Mart yerel seçimler öncesinde, Milli Çözüm yazarları ve kurmaylarıyla yaptığımız tahmin ve tahlillerde;
• AKP’nin ekonomik ve ahlâki tahribatları ve dar gelirliler için dayanılmaz olan hayat pahalılığı yüzünden ve YRP’nin de bağımsız seçim kararı üzerine, büyük şehirleri ve birçok stratejik illeri CHP’ye kaptıracağını…
• YRP’nin önemli sonuçlar alacağını ve birkaç ilde Belediye Başkanlığı kazanacağını…
• Seçim sonrası Erdoğan iktidarının ekonomi balonunun patlayacağını, zam ve enflasyonun azıtacağını, alınacak kemer sıkma kararlarının halkı canından bıktıracağını…
• Önümüzdeki genel seçimler için hiçbir ümit vadetmeyen AKP’de ve MHP’de çözülmeler yaşanacağını ve sunî olarak parlatılan YRP’ye kaymalar yaşanacağını…
• Hırçınlaşan Cumhur İttifakı’nın, baskıcı tedbirlere başvuracağı ve bunların sosyal patlamalara ve siyasal bunalımlara yol açacağını hatırlatmıştık.
Bu nedenle seçim sonuçları bizi yanıltmamıştı. Gece yarısı, kesin olmayan sonuçlara göre CHP %38, AKP %35, YRP %6, DEM %5.5, MHP %4.5, İYİ PARTİ %3.5 civarında oy almışlardı. CHP’deki ve YRP’deki artış oylarını, belediyelerdeki başarılarının ve yeni yönetimin tutarlı politikalarının sonuçları sanmak yanlıştı. Bu oylar AKP ve MHP iktidarından usanıp yeni umut kapısı arayanların, başka sığınak bulamadıklarından, bunların ağlarına takılmalarıydı.
R.T. Erdoğan iktidarının yanlış ve yıkıcı icraatları, ahlâki ve ekonomik tahribatları nedeniyle iyice pörsümesi ve artık rağbet ve itimat edilmemesi ihtimali üzerine, malum merkezler dolaylı yönlendirmelerle YRP’yi yedeğe almak ve parlatıp ileride yararlanmak üzere önünü açmaya başlamışlardı. Umarız bu tuzağa kapılmazlardı. Daha önce “Erbakan’ın devamı ve Hoca’nın adamları” diyerek halkı kandırıp Erdoğan’ı iktidara taşıyanlar, şimdi “Erbakan’ın evladı ve Milli Görüş’ün aslı” istismarıyla YRP’yi öne çıkarmaya, yedekte tutmaya ve ikinci Erdoğan imajı ile topluma yutturmaya çalıştığı anlaşılmaktaydı. Ve tabi YRP’nin bu sonuçları, Fecr-i Sadık öncesi görülen Fecr-i Kazip olayıydı.
Devlet Bahçeli’nin seçim öncesi “Sn. Cumhurbaşkanım, görevi bırakamazsın, Milletin başından ayrılamazsın!” çırpınışları Erdoğan’ın 31 Mart seçimlerini kaybetmesi halinde Cumhur İttifakı’nın ayakta kalamayacağının ve partilerinde karışıklık ve kaçışların başlayacağının feryadü figanlarıydı.
Sn. Erdoğan’ın Filistin Tutarsızlığı: Gazze’de yardım konvoyuna ulaşmaya çalışan en az 200 sivil Filistinli katliama uğramış, 2000 (iki bin) kişi ise yaralanmıştı. Erdoğan iktidarı ise, sadece kınamıştı!
Gazze’nin kuzeyinde bir yardım konvoyuna ulaşmaya çalışan Filistinlilerden en az 200 kişi hayatını kaybetmiş durumdaydı. 2 Bin kişi ise yaralıydı. İsrail ordusu, askerlerinin ve tanklarının uyarı ateşi açtığını, ancak konvoyu vurmadığını açıklayacak kadar küstahlaşmıştı. İsrail’e göre, hayatını kaybedenlerin çoğu izdiham sonucu ölmüş ya da konvoydaki kamyonlar tarafından arbedede ezilmiş olmaktaydı. Oysa görgü tanıkları İsrail askerlerinin doğrudan konvoydakilere ateş açtığını aktarmışlardı. Erdoğan iktidarı ise; “İsrail, Nabulsi meydanındaki Filistinlileri öldürerek, işlemekte olduğu insanlığa karşı suçlara bir yenisini eklemiştir” diyerek sorumluluktan kurtulacağını sanmıştı.
Erdoğan’ın Sakarya Mitinginde Taraftarları: “İsrail ile Ticaret Utancı Sonlandırılsın” Pankartı Açmıştı.
Erdoğan’ın Sakarya’da düzenlediği mitinginde “İsrail ile ticaret utancı sonlandırılsın!” pankartı açılmış, pankart fark edilince hemen toplatılmıştı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya mitinginde İsrail’in Gazze’ye saldırısına karşı Batı’yı seyretmekle suçlamış ve “Tam 140 gündür İsrail’in işlediği insanlık suçlarını sadece seyrediyorlar. Öyle ki BM Güvenlik Konseyi, İsrail’e acil ateşkes çağrısı yapmıyor, yapamıyor. Ne Batılı güçler ne de BM Güvenlik Konseyi İsrail vahşetini engelleyecek işe yarar bir çaba göstermedi.” diye hava atmıştı. Erdoğan, Batı ülkelerini suçlasa da Türkiye’nin İsrail ile ticari ilişkileri hiç aksamamıştı. Bu nedenle miting sırasında “İsrail ile ticaret utancı sonlandırılsın” pankartı açılmış, pankart daha sonra hemen toplatılmıştı. İktidar Gazze’ye başlattığı saldırılar nedeniyle İsrail’e sert eleştiriler yöneltse de bu tavır samimiyetten uzaktı. Gazeteci Metin Cihan, deniz yoluyla İsrail’le ticaretin devam ettiğini hatta ihracatçıların arasında Burak Erdoğan ve Erkam Yıldırım gibi isimlerin ve bazı AKP’li yöneticilerinin de olduğunu belgelerle aktarmıştı.
...
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..