Ekim 04 00:25

BARIŞ VE BEREKET MEDENİYETİNDE DEVLET VE DEMOKRASİ

BARIŞ VE BEREKET MEDENİYETİNDE  DEVLET VE DEMOKRASİ

“Hatırla ki, Rabbin meleklere: Ben, yeryüzünde bir Halife yaratacağım.”[1] ayetinde ifade edildiği gibi insanlar, yeryüzünde Allah’ın halifesi, yani O’nun adalet ve saadet kurallarını uygulamakla yetkili ve yükümlü olan birer vekili, kefili ve temsilcisi makamında ve sorumluluğunda yaratılmışlardır.

 

Bu “Hilafet” sorumluluğunu ise insanlar; fert fert tek başına değil, ancak hepsinin ortak iradesiyle teşekkül edecek, organizeli ve otoriteli bir “merkezi mümessil” yani “Devlet” tarafından yerine getirebilirler. Bu nedenle Allah’ın halifesi fert değil, Devlet olmaktadır. Öyle ise Devlet, fertlerin şahs-ı manevisi ve temsilcisi konumundadır. Kur’an’daki birçok ayetlerden ve Peygamberimizin bazı hadislerinden; “Bizden olmak, yani kendi değerlerimize ve doğrularımıza inanmak ve uygulamak ve evrensel hukuk kurallarına bağlı kalmak” şartıyla Devlet ve hükümetlerin, halkın iradesine yani onların her tercihi ve seçimi ile “Emaneti teslim ettiği ehil temsilcilere (Milletvekillerine)” dayanması gerektiği anlaşılmaktadır. Ve zaten bu tür bir yönetim şeklinin Yunancası Demokrasi, Arapçası ise Cumhuriyet olmaktadır.

 

Haydarabad Üniversitesi eski Profesörlerinden Harun Han Şirvani de; “Allah’ın hilafetini ancak toplum adına oluşturulan bir demokratik devletin temsil edebileceği” gerçeği üzerinde durmaktadır.

 

“İslam akidesine göre, hiçbir kimse otokrat (müstebid, mutlak hükümdar) olamaz. Siyasi iktidarın asıl dayanağı, vekâlet ve velâyettir ve bu anlamda hükümetin şüphesiz halka karşı sorumlu olması gerekir. Bunun dışında hiçbir şahıs ve zümre için mutlak mülkiyet ve hâkimiyet hakkı yoktur. Zira her şeyin gerçek sahibi Allah’tır. Dünyaya dönük anlamıyla da Allah’ın halifesi olan insanların toplamı ve onların tabii temsilcisi devlet ve bunu emanet olarak yüklenen hükümet olmaktadır.”[2]

 

Ve yine Mevdudi: “Her kim O’nun (Allah’ın) halifeliğini ve naibliğini üzerine alırsa o kimse, Kur’an’ın ruhuna uygun (evrensel hukuk kurallarına ve temel insan haklarına göre) ülkeyi yönetip, işleri buna göre idare edecektir.”[3] diyerek, Hilafetin devlet ve hükümete ait bir görev olduğunu savunmaktadır.

 

TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ:

Yorum Yaz