Nisan 26 00:17

DÜŞEN DÜŞENE!

DÜŞEN DÜŞENE!

DÜŞEN DÜŞENE!

Usandım be hayat, çekilmez oldun

Aleyhimde tuzak, eşen eşene!..

Ömrün güz mevsimi, sararıp soldun

Divaneler düşsün, dünya peşine!

 

Sadıkların bağrı, yanık olmalı

Sevda hasretiyle, donuk olmalı

Sultanım kalbime, konuk olmalı

Takvayla yıkanıp, aşkla döşene!..

 

Fanidir dünyanın, şöhreti şanı

Ebed Cennet bekler, nefsin aşanı

Verilir mi sandın, elmas nişanı

Eğer kıyamazsan, camdan şişene!

 

Hakikat sırrını, ehline bellet

Dost yolunda cefa, canıma minnet

Ya davayı temsil, hakkı tebliğ et

Ya da edebinle, çekil köşene!

 

Hevesi dağınık, hep bölük pörçük

Gayesi bayağı, gayreti küçük

Amacı dünyalık, ayarı düşük

Değilse cihattan, niye üşene!

 

Hakikat uğruna, hayal geçilir

Sahtekâr elenir, sadık seçilir

Haini öldü say, kefen biçilir

Gözden ve gönülden, düşen düşene!

 

Bu yolda rehberim, Pir Erbakan’dır

Biata sadakat, büyük makamdır

İşte er meydanı, pahası kandır

Cana kıymayanın, burda işi ne!..

 

Bir zaman Hocayı, seven safdiller

Şimdi işbirlikçi, över gafiller

“Boşver Adil Düzen”, diyen sefiller

Adiler razıymış, Şeytan köşküne!

 

Ahmedim Rahman’ın, hatrı uğruna

İnanıp bağlandık, hak buyruğuna

Takılsan Batılın, şer kuyruğuna

Hiç ilham gelir mi, iman fişine!..


Kaynak:

MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ

Yorum Yaz