Dr. Eray Güçlüer’in İlginç Saptamaları ve HAMAS’ın Mucizevi Başarıları!
“Şunun altını bir defa daha çizmek isterim. O da şu; bu İsrail barbarlığı sivil halkı öldürerek bir zafer kazanmıyor. Ben şu soruyu soruyorum o zaman. Hamas’ın ne kadar savaşçısını öldürebildiniz? Hamas’ın ne kadar askeri gücünü kırabildiniz? Ben söyleyeyim, bir sürü analiz okuyoruz, her yönden İsrail kaynaklarını da takip ediyoruz. Mesela şu an Türkiye’de bulunup da ailesi Gazze’de olan insanlarla da görüşüyoruz, oraya daha önce tünellere girip çıkmış Filistinli gazetecilerin, ayrıca dünyanın çeşitli yerlerindeki gözlemcilerin raporlarına ulaşıyoruz, onlarla irtibat kurmaya çalışıyoruz. Aldığımız bilgilere göre İsrail 30.000 savaşçı 24 tabur şeklinde konuşlanmış, her tabur yaklaşık 1200 kişiye falan tekabül ediyor… Askeri kuruluş bakımından bir anormallik yok, mantıklı görünüyor. Ama bunlar tank taburu değil, yani tankı vurduğun zaman imha olmuyor, biri ölürse diğeri yerine geçiyor… Hadi buna rağmen bu kadar yoğun çatışma ve bombardımandan sonra yaklaşık bunun 5-6 bin savaşçının saf dışı edildiği yönünde kanaatler konuşuluyor. Şimdi buna karşı peki İsrail’in durumu ne diye baktığımızda; 2000’in üzerinde asker kaybı var, yaklaşık 7.000 civarında da ampute olmuş, kör olmuş, kopmuş bir tarafı, yaralanarak savaş dışına çıkmış İsrail askeri bulunuyor. Yani toplam İsrail’in kaybı 10.000 civarındadır. Ayrıca yaralı olup bir daha savaşamayacak duruma gelenler de yaklaşık 10.000 kadardır. Şimdi bakın, askerlikte bazı şeyler vardır, yani bir savaşın neticesini anlamak için sonucunu beklemenize gerek yok. Bazı dönüm noktaları vardır. Buradaki dönüm noktalarından bir tanesini şuradan göstereyim, söylüyorum; Beyt Lahya, Beyt Hanun, Nasır Mahallesi ve Zeytun Mahallesi, buraları İsrail şu an ele geçirebildi mi? Buraları şu an kontrol altına alabildi mi? Hayır. Ya varsa bilen buyursun çıksın. Aksini iddia etsin, göstersin. Bırakın İsrail’in buraları kontrol ettiğini, daha Gazze içine giremedi bile. Bakın Gazze’nin şehir merkezine hâlâ giremedi İsrail. 4. aydayız. Hamas gerçekten direniyor, Kassam Tugayları gerçekten direniyor. Öyle böyle değil. Bu çok gündeme getirilmediği için oradaki mücadele, İsrail’e karşı o çetin askeri mücadele zikredilmediği için İsrail’in barbarlıkları üzerinden bir zafer algısı yaratılmaya çalışılıyor ki bu son derece yanlıştır. Bak ne diyorum, koskoca İsrail; Amerikası, Avrupası, dünyanın bütün küresel güçleri arkasındadır. Hadi buyur gel bakalım, şimdi buradan Refah’a gir de anlayalım!.. Hamas bekliyor, “gel” diyor, “Patron kim göstereyim sana…” Evet, aynen durum böyledir ve İsrail bocalayıvermektedir. Refah’a giremezler, yani girmeleri çok mümkün değildir. Şimdi hâl böyleyken, siz kalkıp İsrail’in bir zaferinden asla söz edemezsiniz. Tam tersi, kara savaşını İsrail kaybetti. Havadan vurarak barbarlık yapmaya ve bunun üzerinden ürettiği psikoloji ve politikayı Mısır’a, bölge ülkelerine dayatmaya çalışıyor. Yani şimdi burada vicdanlarıyla, İsrail barbarlığı arasında bölge ülkeleri, Türkiye dahil sıkıştırılmaya çalışılıyor. Ama neticede şu bir gerçek, hiç kimse Hamas’ı konuşmuyor, asıl konuşulması gereken burada Hamas’ın direnişteki mucizevi başarıları ve Hamas’ın yapmış olduğu saldırılarıdır. Bakın, size daha enteresan bir şey söyleyeyim, çok enteresandır, bakın İsrail burada Han Yunus’a bir saldırı başlattı, tek taraflı kama şeklinde bir girme yaptılar. Dedim ki tamam. İsrail artık buradan vurur, ta denize kadar birleşir, şurayı alır, burada bir şerit oluşturur, bölgeyi koparır… Ondan sonra aşağı tünellere inerler, bir güvenli hat oluşturmayı başarır… Ama ne oldu biliyor musunuz? İsrail’in taarruzları Selahattin Yolu’nda tıkandı kaldı. Hamas, İsrail’i durdurdu ve sıkıştırdı!.. Bir avuç Hamas, koca İsrail’i durduruyor, iki tugayı püskürtüyor adamlar. Bakar mısınız, yani şu inanılmaz bir mücadele başarısıdır; bence dünyanın asıl konuşması gereken Hamas’ın, Kassam Tugayları’nın İsrail’e nasıl diz çöktürdüğü olmalıdır!.. Halen daha karada taktik durum üstünlüğü Hamas’ındır, taktik durum üstünlüğü Kassam Tugayları’nındır. Stratejik durum üstünlüğü, askeri taktik durum üstünlüğü, El Fetih dahil diğer savaşan Filistinli direniş kuvvetlerinin olmaktadır. Dolayısıyla bunun üzerinden bir siyasal denklem üretilmesi gerekir diye düşünüyorum.”[1]
Rus Siyaset Filozofu Aleksander Dugin’e göre 3. Dünya Savaşı ve Sonuçları!..
İsrail’in, Gazze Şeridi’nde tam anlamıyla bir soykırım gerçekleştirdiğini gören Filistinliler topyekûn bir isyan başlatır. Kuduz İsrail Siyonist kuvvetleri Gazze Şeridi’nde sivilleri katletmeyi yoğunlaştırır. Batılı Amerikan yanlısı liberal elitlerin, oy birliğiyle İsrail’i desteklemesine karşı dünya çapında protestolar artacaktır. Hizbullah devreye sokulacak ve Ürdün’den gelen Arap kalabalıklar sınırdaki kordonları aşacaktır. ABD, çatışmaya giderek daha fazla dahil olan İran’a karşı önleyici saldırılar başlatır ve İran da İsrail’e saldırır. Suriye savaşa girerek Golan Tepeleri’ni kuşatır. Tüm İslam dünyasında hızlı bir hareketlenme yaşanır.
Amerikan yanlısı İslam devletleri Suudi Arabistan, BAE, Katar vs. Filistinlilerin yanında çatışmaya katılmaya zorlanır. Pakistan, Türkiye ve Endonezya da onlara katılır. Taliban, Orta Doğu’ya asker göndermeye başlamıştır. Artık Horasan’ın siyah sancakları dünya üzerinde dalgalanmaktadır.
Şiiler de dahil olmak üzere Selefiler ve gelenekçiler arasındaki sorunlar arka plana atılır. İslam dünyasının Batı’ya ve İsrail’e karşı büyük cihadı başlamıştır. Rusya önce tarafsız bir pozisyon alır, ancak Ukrayna’da Batı ile savaş halinde olduğu için İsrail’e açıkça destek çıkmamıştır.
...
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..