Çok sarsıcı ve sıkıntılı bir imtihan süreci yaşadık… Beşeriyet icabı; şaşırdık, kızdık, kırıldık… Ama gözden kaçan zaafiyetlerimizi tanımak, yanlışlıklarımızın farkına varmak ve kutlu dönüşüme daha sağlıklı ve hazırlıklı yoğunlaşmak için, bunların bir fırsat olduğunun da, çok şükür farkına vardık… Hatalarımızın “varta”lara dönüşmemesi ve Şeytanın kurduğu tuzağın etkisiz hale getirilmesi için, geçmişimizin karanlık yönleriyle yüzleşme imkânı yakaladık… Geleceğe daha temiz, daha samimi ve daha seviyeli yürümek ve kâinat çapındaki sorumluluklarımızı yüklenmek şuurunu yeniden kazandık…
Bundan böyle -şahsi ve maddi hakların ödenmesi dışında- artık hiçbir kardeşimiz suçlanmayacak ve dışlanmayacaktır. En zor zamanlarda ve en tehlikeli ortamlarda; hayatını, rahatını ve menfaatini kutlu davamızın hizmetine adamış sadık dostlarımızla -bazı şahsi ve nefsi tavırları bahanesiyle- manevi kardeşlik bağlarımızı koparmak, zaten bunu amaçlayan Şeytana kolaylık sağlamaktır. Gerçek dostlar işte bu günler için vardır, şimdi hiçbir Milli Çözüm ehlinin, böylesi ayak sürçmeleriyle, sadık dava erlerini terk etmediklerini ispatlama zamanıdır. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi: “Kör Şeytanın kurduğu bu tuzağın ardından, aramızdaki uhuvvet, muhabbet ve meveddeti daha da sağlamlaştırıp, İblis’i yaptığına pişman etme ve tezgâhını kendi başına geçirme” zamanıdır.
Ebu Said el-Hudri’nin (RA) rivayet ettiği: “Cihadın en efdali, zalim yöneticilere (ve bâtıl sistemlere) karşı gerçekleri ve adaletli (düzen ölçülerini) konuşup-yazıp hatırlatmaktır.” (İbni Mâce – Fiten: 20, Ebu Davud – Melahim: 17) hadis-i şerifinin muhatabı ve mazharı olan yazarlar, hatipler ve âlimler, insanlığa ve mazlum Müslümanlara huzur ve onur yolunu gösteren kutup yıldızlarıdır!.. Ve Milli Çözüm erbabı dostlar, çağımızın örnek fedakârları ve saygıdeğer kahramanlarıdır.
Mürekkebi, iman ve Kur’an’dan süzülen ilim ve ilaç olan kalemini; hainlere kılıç, gafillere iğne, mü’minlere ise merhem gibi kullanan bilge yiğitlerin, vücutları halkın arasında, ama ruhları ve ufukları Hakkın katındadır ve her işte O’nun rızası aranmaktadır. Fahr-i Kâinat Efendimizin buyurdukları gibi: “Cennet; Hakk yolunda yazan kalemlerin ve gaza meydanlarında savrulan kılıçların (ve füzelerin) gölgesi altındadır.” Kınında, zalimlere karşı hançer, elinde kalem, yüreğinde ise iman cesareti ve vicdan şefkati bulunmayanlara, esaret ve zillet altında kıvranmak müstahaktır. Çünkü cihadsız cerbezeler (hoş ama boş gevezelikler) konuşan cenazeler konumundadır. Evet; İslam’ın ve insanlığın felahını, kendi nefsi çıkar ve rahatlarından daha çok düşünmeyen aydınlar ve yazarlar için, küfrün ve kötülerin zelil köleleri olmaları kaçınılmazdır. Ve unutmayınız, kalplerindeki nifak ve şikak küllerini savurup, imanlarının özünü ateşleyip parlatamayan kimselere, kıyamet sonrası Arasât Meydanında ve Livâü’l-hamd sancağı altında toplanmalarının yolu kapalıdır!..
Oysa Hakkı dost edinene, bütün dünya düşman olsa da, ona zerre kadar zarar ulaştıramayacaklardır. Ve yine Hakka düşmanlık edene, bütün dünya dost olup sahip çıksa da, onu İlahi azaptan ve gazaptan kurtaramayacaktır. Ve tabi aynı anda, hem Hakka ve Hakk dostuna, hem de Hakkın düşmanına dost olunamayacaktır; bu tür iddiaların sahipleri ancak münafıklardır!.. Zira Rahman’la beraber Şeytanın dostluğunu birlikte arayanlar, yerde de göklerde de yalnız ve yardımsız kalacaklardır!..
Kalemini zalimlere ve hainlere hançer, ama mü’min ve masum kimselere ise neşter gibi kullanan bir Hakk Dostu şöyle buyurmuşlardı:
Allah korusun, şayet hain ve nankör olsaydık, Kader-i İlahi ve Adalet-i Rabbani bizi bu kutlu hareketin başına hizmetkâr kılmazdı. Çünkü ilgili ayet ve hadislerin işaretine göre, Allah; gafil, cahil ve hain şahısları “3 H” faziletinden mahrum bırakmaktaydı.
1- Hidayet ve istikametten…
2- Hikmet ve ilmi dirayetten…
3- Hayırlı hizmet ve Dini gayretten…
Şeytani dürtülere ve nefsani düşüncelere kapılanlarda ise, maalesef “3 B” çıbanı ortaya çıkmaktaydı:
1- Beyne, doğrudan lidere hücum edilmekte ve vücudun felç olması hedeflenmektedir.
2- Birlik ve dirliği bozma girişimlerine yönelmektedir.
3- Bilgiçlik taslayıp, Benlik güdülmektedir.