Diyobendilik ve Dârü’l-ulûm; İslam dünyasında özellikle dini ilimlerin öğretildiği, şartlara ve ihtiyaçlara uygun, Kur’an’a ve Sünnet’e dayalı yeni kurum ve kuralların belirleneceği İÇTİHAD’ın kabul edilmediği bazı eğitim ve öğretim merkezlerinin ortak adıdır.
Bunların ilki, 1693'te Batı Hindistan’da Haydarabat yakınlarında Leknev'de kurulan Dârü’l-ulûm-i Firengi Mahal olmaktadır. Kurucusu Molla Nizameddin'in hazırladığı müfredat programı daha sonra Hindistan'da açılan birçok medresede uygulanmış ve "Ders-i Nizami" diye şöhret bulmuştur. Hindistan'ın İngiliz sömürgesi olmasıyla birlikte İslam eğitim sisteminin yerini, giderek Batı eğitim sistemi ve müfredat programlarının almaya başlaması sonucunda Müslümanlar İslami kimliklerini ve kültürlerini korumak amacıyla bazı alternatifler düşünmek zorunda kaldılar. Hindistan uleması bu maksatla sadece İslami ilimlerin okutulacağı medrese veya “dârü’l-ulûm” adı verilen eğitim müesseseleri kurmayı kararlaştırdı ve 1866'da Diyobend'de bir dârü’l-ulûm öğretime açıldı. Öğretim kurumlarının İslami veya laik eğitim sistemi uygulayan iki ayrı müessese şeklinde faaliyet göstermesinin, farklı inanç ve düşüncelere sahip nesillerin yetişmesi ve ayrı kamplar oluşması gibi bazı menfi neticelerinin görülmesi üzerine, hem dini hem modern ilimlerin okutulacağı bir dârü’l-ulûm Nedvetü'l-ulema tarafından 1898'de Leknev'de kuruldu. Daha sonra Bopal'de de bir dârü’l-ulûm açıldı (1948). Hindistan'da ve öğretmen yetiştirmek amacıyla Mısır'da kurulan dârü’l-ulûmlardan başka, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde de özellikle Diyobend Dârü’l-ulûm’u örnek alınarak 1971-1987 yılları arasında Newcastle, Azaadville, Johannesburg, Chatsworth, Pietersburg ve Cape Town şehirlerinde birer dârü’l-ulûm açılmıştır.
Diyobend Dârü’l-ulûm’unun kurulması:
Hindistan'da 1857 yılında meydana gelen Sipahi Ayaklanması'ndan sonra Müslümanlar İngiliz-Hindistan yönetiminin baskı ve sindirme politikasına maruz kalmışlardı. Varlıklarını sürdürme çabası içinde bulunan Müslümanların sistemli bir şekilde içe dönük faaliyetlere ve eğitim çalışmalarına ağırlık vermeleri gerektiğine inanan bir grup ulema, önceleri küçük bir camide (Çatta Camii) çalışmalara başlamışlardı. Daha sonra Muhammed Kasım Nanevtevi ve Reşid Ahmed Gengühi tarafından Dârü’l-ulûm-i Diyobend kuruldu (30 Mayıs 1866). Bu medresenin Diyobend'de (Deoband) açılmasının ulemanın gördüğü bir rüyaya dayandığı konuşulmaktaydı. Zira Diyobend o tarihte küçük bir kasaba idi; dârü’l-ulûm’un faaliyete başlamasıyla kasabanın önemi birdenbire artmaya başladı. Esasta geleneksel eğitim sistemini benimseyen Diyobend, Dârü’l-ulûm’u, Hindistan'da o zamana kadar geçerli olan üç değişik dini eğitim geleneğini (Delhi, Leknev, Haydarabad) birleştirmeye ve bir denge kurmaya çalışmıştır. Bu üç merkezden Delhi tefsir-hadis, Leknev fıkıh, Haydarabad ise kelam-felsefe ilimlerine ağırlık verirken, Diyobend Dârü’l-ulûm’u bu ilimleri bir sistem içerisinde bir arada öğretmeye çalışmıştır. Bununla birlikte Diyobendiler Delhi geleneğinden, özellikle de Şah Veliyyullah ed-Dihlevi ve Seyyid Ahmed Şehid'den daha çok etkilendiği anlaşılmaktadır.
Makalenin tamamı için:https://www.millicozum.com/mc/duyurular/ictihat-karsiti-diyobendi-dusuncesi-ve-afganistanin-perisan-hali