Aralık 06 02:08

İSLAM “SÜFYAN”I, DİNDAR KAHRAMAN ROLÜYLE TAHRİBAT YAPACAKTIR! Yardımcıları ise Yalancı ve Yalaka Dalkavuklardan Oluşacaktır!

İSLAM “SÜFYAN”I,  DİNDAR KAHRAMAN ROLÜYLE TAHRİBAT YAPACAKTIR!  Yardımcıları ise Yalancı ve Yalaka Dalkavuklardan Oluşacaktır!

Yalan; pek çok kötülüğün kılıfı ve nice zulmün kaynağı büyük bir günah olduğu için dinimizde şiddetle yasaklanmış; hatta Hadis-i Şerif’lerde; “Yalan konuşmak, va’adinden caymak (sözünü tutmamak) ve emanete hıyanette bulunmak (yönetimle ilgili görev ve yetkileri kötüye kullanmak)”, münafıklık sayılmıştır. Özellikle amirlerin, âlimlerin ve ticaret ehlinin yalan söyleyip halkı avutması daha ağır bir suç olarak haram kılınmış ve Hz. Peygamber Efendimiz, “Bizi aldatan bizden değildir!” buyurmuşlardır. “…Öyle ise iğrenç bir pislik olan putlara (ve tağutlara tapınmaktan) sakının ve yalan söz söylemekten de (kesinlikle) kaçının” (Hac: 30 son kısım) ayetinde Cenab-ı Hak yalancılıkla puta tapıcılığı bir tutmuşlardır. Yalanı bir sığınma aracı ve zorlukları kolaylaştırıcı sananları da Kur’an: “Ey iman edenler, Allah’tan korkun (kendinize çekidüzen verin) ve (her konuda) doğru söz söyleyin. Ki (Allah) amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlayıp (kötülüklerinizi gidersin)” (Ahzab: 70-71) şeklinde uyarmıştır.

 

Hz. Peygamber Efendimiz: “(Ey Resulüm!) Seninle birlikte (küfür ve kötülükten gerçekten) tövbe edenlerle beraber, emrolunduğun gibi dosdoğru davranın. Ve (sakın) azıtıp (haddinizi aşmayın)” (Hud: 112) ayetinin geçtiği “Hud Suresi beni sarsıp ihtiyarlattı!” buyurmuşlardır.

 

“Ey iman edenler, yapmayacağınız (ve tam aksine davranacağınız) şeyleri niçin söylersiniz? (Böyle) Yapmayacağınız (ve üzerinde duramayacağınız) şeyi söylemeniz Allah katında Onun gazabını (artırmak) bakımından büyük bir suç ve sorumluluk teşkil etmektedir.” (Saff: 2-3) ayetlerinin ikazları asla unutulmamalıdır.

 

Atatürk’e İslam Süfyanı gözüyle bakılması hem Hadis-i Şerif’lere hem de yaşanan hakikate aykırıdır. Çünkü:

 

1- Mustafa Kemal asla dindarlığa, din istismarına ve riyakârlığa kalkışmamıştır. Hatta içki gibi bazı şahsi kötü alışkanlıklarını halktan gizleme gereği bile duymamıştır.

 

2- Diyanet İşleri Başkanlığını kurmak, dönemin en büyük âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır’a Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tefsirini yaptırmak, Askere Din Kitabı yazdırıp okutmak suretiyle İslam’ın temel kurum ve kurallarını korumaya almıştır.

 

3- İslam’ın aslına değil, softalığa ve hurafeci anlayışa karşı çıkmıştır.

 

TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ :

 

 

Yorum Yaz