İslam dini; hem barış ve adalet nizamı, hem de bir imtihan programıdır. Sadıklarla sahtekârların bilinmesi,[1] iyilerle kötülerin seçilmesi, herkesin kendi kazancına göre değerlendirilmesi ve hak ettiğine eriştirilmesi için[2] açılan bu İlahi imtihanda; özellikle iman edilmesi gereken esaslar "Gaybi" hususlar olup, maddi ölçüler ve müspet ilimlerle ispatı imkânsız olan şeylerdir. Bu nedenle; Allah (CC), melek, ahiret, kıyamet, cennet ve cehennem inancı... Vahiy ve nübüvvet, ilham ve keramet gibi konuların maddi değil manevi saha içinde ele alınması gerekir.
Kur'an, mü'minleri tarif ederken, "Onlar gaybe inanırlar" (Bakara: 3) buyurmaktadır. Gayb: "Aslında var olan, fakat varlığı ancak birtakım alâmet ve işaretlerle anlaşılan" şeyler demektir.
Göz, kulak, burun, dil ve dokunma gibi beş duyu organıyla bilinen şeyler maddi şeylerdir. Ama "ruh" gibi, "velayet" gibi şeyler ancak, varlıklarına alâmet ve işaret sayılan delillerden yola çıkarak, aklın idrak edip anlaması, kalbin mutmain olması ve inanması şeklinde, bunların mevcudiyetlerine iman edilir.
Batı’da "pozitif" denen bilim konuları, bizdeki "müspet" ilimlerin karşılığıdır. Müspet demek; ispat edilmiş, herkesin kabul etmeye mecbur kalacağı şekilde gerçekleşmiş ve gösterilmiş bilgiler demektir. İki kere iki dört eder gibi matematik ve mantık kurallarıyla veya çeşitli gözlem ve deney metotlarıyla varlığı ve doğruluğu ispat edilebilen müspet=pozitif ilimlerin yetki alanı dışında kalan konular da vardır ki, Batılılar buna metafizik=fizik ötesi, biz ise maneviyat=madde ötesi diyoruz...
...
Makalenin tamamı için TIKLAYINIZ..