1- “O, (kesinlikle kendi) hevâsından (kafasından ve nefsi kuruntularından) konuşmaz-konuşmamıştır. O (Kur’an ve konuştukları) ancak (kendisine) vahy (ve telkin) olunan vahiydir. (İlahi hakikatler ve öğretilerdir ki, tebliğ edip size ulaştırmıştır.)” (Necm Suresi: 3-4)
Hz. Peygamberimizin hiç kimseyle paylaşmadan ve istişaresini bile yapmadan Mekke’nin Fethi için sefere çıkması, Allah (CC) tarafından Kendisine böyle emir ve izin buyurulduğuna işaret sayılır.
Amaç, düşmanların savunma tedbirleri olarak fethi zorlaştırmalarına engel olmaktır. Efendimiz’in fetih hazırlıklarını gizlemesi, Mekke’nin fethinden sonra yapılacak büyük fetihler için de stratejik prensipler taşımaktadır. Örneğin, Erbakan Hocamız, Kıbrıs harekâtını başlatmadan önce, teşkilat bünyemizdeki münafıkları güya bazı görevlerle yurt dışına yollayarak, harekât planının dikkatlerden kaçırılması; ve yine Melhame-i Kübra sayılan büyük fetih için kullanılacak teknolojilerin önemli oranda saklı tutulması da bu amaçlıdır.
Projesi bizzat Allah (CC) tarafından çizilen; Hz. Peygamber Aleyhisselamca da hasretle özlenen bu harekâtın istişare yoluyla bile tartışmaya açılmaması ve gizli tutulması lazımdı.
2- Ani baskın ve gözdağıyla, fethin kavgasız ve kansız gerçekleşmesini sağlamak, böylece çok kan akıtılarak ve canlar yakılarak başarılan fetihler sonrasında; katledilenlerin, onların çocuklarının ve yakınlarının gönüllerinde oluşacak kırgınlık ve kızgınlığın; bir intikam ve isyan kalkışmasına dönmesine fırsat vermemiş olmak gibi; insani, siyasi ve stratejik prensipleri özünde barındırmaktadır.
Böylece fethin yapılacağını duyan Mekkeli müşriklerin, Mekke'de bulunan Müslümanları öldürmelerinin önüne geçilmesi de hesaplanmıştır.
3- Gizliliğin bir hedefi de; Ashab-ı Kiram’ın ve İslam Ordularının; “Nasıl, ne zaman ve hangi imkânlarla başarılacak?” gibi sorular ve kuşkularla meşgul olmalarının ve şeytani kuruntularının önünü tıkamaktır.
Fethin gizlenmesinin, kendi özel hayatlarımızda da bize ışık tutacak şöyle bir hikmeti daha vardır. İnsanın ömrü boyunca hedefleri ve hayalleri olacaktır. İnsan bu hayallerinin büyüklüğü nispetinde “delilikle” itham olunacaktır. Hem dış kınamaların etkilerini kırmak, hem içsel motivasyonu korumak adına; hayallerimizi, gerçekleşeceği güne kadar gizli tutmak ve gerekli çalışmaları yapmak lazımdır. Fetih eğer gizlenmeseydi belki de bazı Sahabeler, müşriklerin dalga geçmelerine, küçümsemelerine maruz kalıp, inanç ve heves kırıklığı yaşayacaklardı. Bu ise ordunun güçten düşmesine sebep olacaktı.
O güne kadar Müslüman olmaktan kaçınan, güç kimde olursa o tarafa geçecek olan menfaatçi kesimlerin; müşriklerin safına katılmalarına fırsat tanımamak için de, fethin zamanının bir sır olarak saklanması yararlıydı ve gecikmesi mü’minlerin birbirini tanımasına, güvenmesine ve zaaflarından sıyrılmasına da imkân sağlamıştı.
4- Eldeki mevcut elemanları, imkânları ve diğer fırsatları israf etmeden, gereksiz tehlikelere girmeden, en az zayiatla en büyük başarıları kazanmak, büyük liderlerin şiarıydı. Mekke Fethi öncesinde; "Harp hiledir" (stratejidir) düsturunun fiili örneklerinden birisi yaşanmıştır. İslam davasına kıyamete kadar sancaktarlık edecek her asırdaki liderlere ve erlere -örnek teşkil etmek üzere- Nebevi siyaset ve strateji pratiği ortaya koyulmaktadır.
5- Efendimize ve sahabesine en olmaz zulüm ve hakaretleri reva gören müşrik takımını, teslim ve tevbekâr olmak şartıyla bağışlamak, onların gönüllerini de kazanarak Mekke Fethi’nin kalıcı ve kucaklayıcı bir devrime dönüşmesinin altyapısını oluşturmak için de fetih hazırlık ve planları herkesten saklanmıştır.
6- Efendimiz, zaten mü’minleri cihat şuuruyla her daim dinamik tutmuşlardı. Ayrıca fetih planlarını sahabelere açmasında bir fayda bulunmamaktaydı. Fetih ve zafer heyecanıyla ve intikam hırsıyla cihat sevapları azalmasın diye bu hazırlıkları gizli tutmayı uygun bulmuşlardı. Zaten Resulüllah ne yapmışsa elbette doğru yapmışlardı.
Makalenin tamamı için: https://www.millicozum.com/mc/duyurular/mekke-fethi-hazirlik-ve-planlarinin-gizli-tutulmasinin-hikmet-ve-amaclari