Birinci derdin, davan; olmadıkça ey dostum
Ehli dünya olursun, gökyüzüne dön hele!..
Kış kahrını çekmeden, bahara ermez tohum
Nefis kabuğun çürüt, sen özüne dön hele!..
Halden anlamayan can; bak ki ne diyeceğim
“Ağzımla isteyince, neremle yiyeceğim?”
Dünyayı üç talakla, boşayıp gideceğim
Dalavereyi bırak, dost izine dön hele!..
Dostluğu yük sanırsın, Milli Çözüm’ü külfet
İçtenlik olmayınca, olgunlaşır mı ülfet?
Allah’ım Sen bizlere, ihlas ve şuur lütfet
Yanmayan yâre varmaz; ruh gezine dön hele!..
“Bir emrin var mı?” deyip, yüze gülmek ne fayda
Yapılan ricaları, hep saydıkça angarya
Maksuda varılır mı, geri vites anarya
Aynaya kızma dostum, sen yüzüne dön hele!..
Benim gözüm servette, değil, billah sendedir
Görüyorum ki akrep, sokacak ensendedir
Sanma ki tüm şerefin, kasanda kesendedir
Şımarıklık hoş değil, sen hüzüne dön hele!..
Biz ortaya söyleriz; yarası olan alsın
Hikmet pahalı, helal; parası olan alsın
Milli Çözüm temizler, karası olan alsın
At gözlüğünü çıkar, sen gözüne dön hele!..
Uyarmaktan usandım; bu ne vurdum duymazlık
Hayra alamet değil, bu pişkinlik aymazlık
Birbirimiz idare!... Nerye kadar cambazlık?
Eğri büğrü olmuyor; dümdüzüne dön hele!..
Bilmezsin kâr zararın, sana sahip gerekli
Bir manevi hastasın, sana tabip gerekli
Bu Hak dava her şeyden, daha habip gerekli
Sende cevher var amma; kor közüne dön hele!..
Hocan acı söylüyor; velakin ilacındır
Nefsi gururdan kaçış; hicretin ve Haccındır
Dünya ayak prangan, bu dava baş tacındır
Mazerete sığınma, Hak sözüne dön hele!..