Tahkim Kararı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Devre Dışı Bırakmaktadır!
Elektrik Enerjisi Sektöründe Özelleştirme/Piyasalaştırma Uygulamaları ve Sonuçları
Artık Danıştay devre dışıydı, her şeyi Uluslararası Tahkim ayarlamaktaydı!
• 13.08.1999 tarih ve 4446 sayılı Kanunla Anayasanın devletleştirme ile ilgili 47. maddesinin kenar başlığına “özelleştirme” eklenmiş, “Yargı yolu” ile ilgili 125 ve Danıştay ile ilgili 155’inci maddeleri değiştirilmiş, ardından da 18.12.1999 tarih ve 4492 sayılı Kanunla Danıştay Kanunu değiştirilerek “Tahkim” usulünün yolu açılmış, Danıştay’ın kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz sözleşmelerini incelemek görev ve yetkisi, düşünce bildirmeye dönüştürülerek idarî yargının ön denetimi kaldırılmış ve nihayet 21.01.2000 tarih ve 4501 sayılı kanunla imtiyaz sözleşmelerinde tahkim ve uluslararası tahkim düzenlenmiştir.
• 125. md: (4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.
• 155. md: (Değişik: 13/8/1999- 4446/3 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Danıştay, davaları görmek, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.[1]
İşin aslı: Elektrik ve Doğalgaz faturalarını, aslında Londra'ya yatırıyoruz!
Yüzde yüzden daha fazla zamlanan elektrik faturalarını nereye ödüyoruz? Özelleştirme ile enerji dağıtımını üstlenen şirketlere değil mi? Peki onlar ne yapıyor bu haksız kazancı? Piyasadan Dolar çekip Londra'daki bankalara gönderiyorlar? İşin özü; biz faturaları, enerji şirketleri üzerinden Londra bankalarına yatırmış oluyoruz!
“Dünyanın hiçbir bankası, sıfıra yakın sermayeli, yeni kurulmuş şirketlere kredi, yani borç vermez. Yalnız, o şirketlerin kurulu olduğu devlet, garanti verirse durum değişir. Siz Londra sermayesi olarak ABD ve AB ile birlikte, Türkiye'ye özelleştirmeyi dayatacaksınız, sonra Türkiye'den pay almak için kurulmuş yandaş şirketlere borç vereceksiniz. Onlar da aldıkları parayı, getirip devlete ödeyecek... Devleti yöneten siyasi iktidar, bu parayı seçimleri kazanmak için kullanacak. Sonra da sonuçlarını bilerek ve tasarlayarak, Türk Lirası'nın değerini düşürecek, böylece şirketlerin Londra bankalarına olan borçları da Türk Lirası olarak artacak. Siyasi iktidar, şirketlerin bu borcu ödeyebilmesi için aşırı zam yaparak faturayı halka ödetecek... Borç ödenmezse dava Londra tahkim mahkemelerinde görülecek! Çünkü sözleşmelerde böyle bir madde var?”[2]
Dağıtım şirketleri tekrar kamulaştırılır mı? Dezözelleştirme olmasın sakın!
Belli ki, bu elektrik işinden yeni bir kahramanlık hikâyesi çıkarılmaya çalışılacak. Zaten zor durumda olan, zaten hesapsız ve öz kaynaksız alımlarla dolar borcu batağında debelenen, bu yüzden de fahiş elektrik zamları ile kurtarılmaya çalışılan hükümet destekli müteahhit taifesine belli ki el uzatılacaktı. Elektrik fiyatlarındaki fahiş ve mantık dışı artışın bu müteahhitleri kurtarmak maksatlı olduğu açıkça ortaya çıktı. Ve vatandaş bunun faturasını iktidara çıkarmaya başladı.
Peki şimdi ne yapılabilir! Bu müteahhitlere 10 yıl boyunca yaptıkları “sözde” yatırımların bedeli de hesaba eklenir ve en nihayetinde bu şirketler milyarlarca dolarlık borçlarıyla birlikte kamuya geri döner. Satıldığı fiyata, yani 13 milyar dolara geri alınsa iyi. Vatandaş ucuz elektrik ödüyorum zannederken aslında kazığın büyüğünü yer. Tabii ki, öyle olmaz. Sonra da “Bakın işte biz halkımızı öyle seviyoruz ki, elektrik fiyatını düşürmek için bu şirketleri geri aldık” denir. Faturalar düşer, herkes sevinir. Faturaları düşüren kahraman ilan edilir. Bütün suç o dönem özelleştirmeyi yapan Bakan kimse ona yüklenir. Bu arada en az 20-25 milyar dolarlık yük Hazine’ye yüklenirdi.
Makalenin Tamamı İçin: https://www.millicozum.com/mc/duyurular/turkiyenin-enerji-ihtiyaci-ve-soygun-carki-2