Yargıtay, Erdoğan’ın atadığı AYM Üyeleri hakkında da suç duyurusu yapmıştı!
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi Üyelerine suç duyurusunda bulunmuşlardı. İhlal kararı veren üyelerin bir kısmı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 14 Mayıs Genel Seçimleri’nde TİP’ten Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın tahliye edilmesi yönünde verdiği karar, Yargıtay tarafından tanınmamıştı. Anayasa Mahkemesi’nin, bu yanlış kararıyla Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını belirten Yargıtay 3. Ceza Dairesi; Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi Üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunmuşlardı. Gezi davasından mahkûm olduktan sonra milletvekili seçilen ve Anayasa Mahkemesi’nin, hakkında ihlal kararı verdiği Avukat Can Atalay dosyasının Anayasa Mahkemesi tarafından, Yerel Mahkeme olan İstanbul 13. Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi ortalığı karıştırmıştı.
13. Ceza Mahkemesi ise; dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde olduğunu belirterek dosyayı bu daireye aktarmıştı. Dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, önceki kararının doğru olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına uyulmamasına, yani AYM kararının yok sayılmasına hükmetmiş bulunmaktaydı. Can Atalay’ın milletvekilliğinin de düşürülmesi için TBMM’ye bildirimde bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bir ilke de imza atmıştı.
Dairenin; Can Atalay’ın mahkûmiyet kararını onaması, önceki kararının doğru olduğunu belirtmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına uyulmamasına hükmetmiş olması ortalığı karıştırmıştı. Can Atalay’ın milletvekilliğinin de düşürülmesi için TBMM’ye bildirimde bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bir ilke de imza atarak, şu Anayasa Mahkemesi Üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunmuşlardı:
Zühtü Arslan, Hasan Tahsin Gökcan, Kadir Özkaya, Yusuf Şevki Hakyemez, Selahaddin Menteş, Kenan Yaşar, Engin Yıldırım, Mehmet Emin Kuz ve Rıdvan Güleç.
Şimdi ne olacaktı?
Yargıtay, AYM’nin ihlal kararına uymamış, Mahkeme ise kararı Meclis Başkanlığı’na aktarmıştı. Ayrıca Yargıtay, AYM’ye suç duyurusu yaparak, “Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı” anlamında çıkışlarıyla herkesi şaşırtmıştı. Çünkü Yargıtay’da bir ilk yaşanmış, Anayasa Mahkemesi Üyelerine suç duyurusu yapılmıştı.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Gezi Davası kapsamında yapılan yargılama sonucu Can Atalay, ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ suçuna ‘yardım eden’ sıfatıyla katıldığı gerekçesiyle 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Atalay, Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilince, hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye olunması talebiyle Yargıtay’a başvuru yapılmıştı. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, başvuruyu reddederken, 18 yıl hapis cezasını da onamıştı. Bunun üzerine avukatları, Atalay’ın milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazandığı halde durma kararı verilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuşlardı. AYM, Can Atalay’ın ‘seçilme hakkı’ ile ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’nın ihlal edildiği yönünde karar almıştı.
AYM kararının ardından yerel mahkeme dosyayı yeniden Yargıtay 3’üncü Dairesi’ne yollayınca, işler iyice karışmış ve bir nevi yargı tıkanmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Yargıtay 3’üncü Dairesi Başkanlığı’na sunduğu mütalaasında, AYM’nin 25 Ekim’de verdiği ‘hak ihlali’ kararının gerekçesi yer almıştı. Mütalaada; Atalay’ın söz konusu suçu 2013 yılında işlediği, soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkûmiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin de TCK’nın ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ü içeren 312’nci maddesi kapsamında olduğuna vurgu yapılmıştı. Mütalaada, Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin 28 Eylül 2023 tarihinde temyiz incelemesi sonucu Can Atalay hakkında verdiği onama kararı ile hükmün kesinleştiği ve infazı kabil hale geldiğine işaret edilerek, “Sanık, onama kararı sonrasında hükümlü statüsündedir ve Yüksek Daire de kararını TBMM’ye göndermiştir. Bu aşamada, Yüksek Daire temyiz incelemesi sırasında tahliye hususunda da bir değerlendirme yapmış olmakla; tahliye talebinin reddi veya kabulü konusunda takdir Yüksek Dairenindir” ifadeleri yer almıştı.
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Can Atalay ile ilgili kararını vermişti. 3’üncü Daire, Anayasa’nın 154’üncü maddesine göre; adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciinin Yargıtay olduğuna dikkat çekmişti. Kararda, AYM’nin Can Atalay’ın bireysel başvurusu hakkında verdiği hak ihlali kararında hukuki değer ve geçerlilik olmadığı, bu bağlamda Anayasa’nın 153’üncü maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığını belirtmişti. Can Atalay hakkında verilen mahkûmiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28 Eylül’de karar verildiği ve söz konusu kararın onandığına işaret edilerek, kesinleşen karar karşısında; AYM’nin söz konusu ihlal kararına uyulmamasına karar verilmişti. Atalay’ın, mahkûmiyet hükmünün onanması ile hükümlü sıfatını kazandığı, Anayasa’ya göre milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak ‘kesin hüküm giyme veya kısıtlanma hali’nin düzenlenmiş olduğu, Anayasa’nın 76’ncı maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkûmiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceğine dikkat çekilmişti. AYM’nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığı belirtilerek, hükümlü Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı’na gönderilmesine karar verilmişti.
Yargıtay 3’üncü Dairesi; anayasa hükümlerini ihlal ettikleri ve kendilerine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak, hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullandıkları gerekçesiyle ilgili AYM Üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermişti.
...