KUR’AN’A GÖRE ZALİM KİMDİR?
1- En büyük zulüm Allah’a şirk koşmaktır. Şirk koşan zalimler, her türlü hıyanet ve rezalete müsait insanlardır. Ve maalesef şirksiz iman eden kişi pek azdır.
“(Gafil ve cahil insanların) Onların çoğu ancak ortak koşarak (ve bir yönden mutlaka şirk katarak) Allah’a iman etmektedirler.” (Yusuf: 106)
“Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pislik (konumundadır. Onlardan maddi ve manevi menfaat beklemek boşunadır)…” (Tevbe: 28)
“Allah iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle (Resulüne biat ve sadakat üzerinde) sabit kılacaktır. Allah zalimleri ise şaşırtıp-saptırır; Allah dilediğini (ve herkese hak ettiğini) yapar. (Her işi hikmetli ve adaletlidir.)” (İbrahim: 27)
“(Artık bütün) Yüzler, Hayy ve Kayyûm olan, (her an diri olup her şeye hayat bağışlayan; her şeyi ayakta ve varlıkta tutan Allah’ın) önünde eğilip boyun bükmüş vaziyettedir. Ve zulüm yüklenen (herkes) ise büyük bir ziyan içinde helak olup gitmiştir.” (Taha: 111)
Başlıca şirk çeşitleri:
a- Allah’a ZATINDA ve SIFATLARINDA şirk koşmak, hâşâ O’na eş ve oğul isnadında bulunmak.
“Yahudiler: ‘Üzeyir Allah’ın oğludur’ diyerek; Hristiyanlar da: ‘Mesih Allah’ın oğludur’ diyerek (sapıtıvermişlerdir). Bu, onların ağızlarıyla (dile getirdikleri asılsız) söylemleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini (şuursuzca) taklit etmektedirler. Allah onları kahretsin; nasıl da (Hakk’tan) çevrilip (bâtıla gidilmektedir).” (Tevbe: 30)
“(Bunlar insanları) O’nun yolundan saptırmak için Allah’a eşler koştular (Kur’an’ın hükmünü değiştirip dejenere edenleri, sahte şefaatçileri ve din istismarcısı kişileri O’na denk tuttular). De ki: ‘(Dünyada bir müddet) Yararlanın (bakalım). Çünkü elbette sizin varacağınız yer (cehennem) ateşidir.’” (İbrahim: 30)
b- Allah’ın şeriatında ve kulluk şartlarında şirk koşmak, yani Allah’ın haram kıldıklarını helal, düşman tanıttıklarını dost sayan din adamlarına uymak.
“Onlar, Allah’ı bırakıp (Allah’ın velisi ve şefaatçisi zannettikleri) bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de (ilahlaştırıp küfre düştüler). Oysa onlar, tek olan bir İlah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. (Çünkü) O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.” (Tevbe: 31)
“(Halbuki) Allah sizin (gerçek dostlarınızı ve) düşmanlarınızı daha iyi Bilendir (ve bunun için Siyonist Yahudilerin, Haçlı ve dinsiz Hristiyan emperyalistlerin güdümüne girmenizi yasak etmiştir); oysa bir veli olarak (güvenip sığınılacak bir merci bakımından) Allah yeterlidir. Tam bir yardımcı ve zafere ulaştırıcı olarak da (yine) Allah kâfidir.” (Nisa: 45)
c- Taraftarlığında ve safında şirk koşmak, emperyalist ve zalim güçleri haklı bulmak, onlara sığınıp zağarlık yapmak.
“Bak hele, Allah’a karşı nasıl da yalan ve iftira uyduruyorlar! (Hâşâ, Allah’ı suçlamaya ve sorumlu tutmaya çalışıyorlar, O’nun hükümlerini değiştirmeye uğraşıyorlar!) Apaçık bir günah olarak bu onlara yeterlidir.”
“Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri (ama bu bilgi ve becerilerini nefsi hevesler ve dünyevi hedefler için istismar edenleri ve halk arasında âlim ve fâzıl bilinen münafık tipleri) görmez misin? Onlar tağut’a (şeytani rejimlere ve zalim güçlere) ve cipt’e (hain ve işbirlikçi liderlere) inanıp (peşlerine takılıyorlar) ve (saldırgan) kâfirler için: ‘Bunlar, mü’minlerden daha doğru bir yoldadır!?’ diyorlar. (Hakk nizam kurulsun diye çalışanları fitne-fesat çıkarmakla suçluyorlar. Oysa asıl kendileri fasık ve münafık kişilerdir.)”
“İşte bunlar, (kâfir zihniyetleri ve münafık istismarcı tipleri, İslami düzen isteyenlerden üstün tutanlar) Allah’ın lanet ettiği kimselerdir. Her kim de Allah’ın lanetine uğrarsa, artık Sen ona hiçbir yardımcı bulamazsın. (Onlar helak olmayı hak etmişlerdir.)” (Nisa: 50-52)
d- Yahudi ve Hristiyanların pek az istisnası dışında büyük çoğunluğu müşrik sınıfındadır. Onları, “İbrahimi dinden, cennet ehlinden, mü’min ve muvahhidlerinden” sayanlar yani dinler arası diyalogcular da şirke batmıştır.
“(Üstelik) İbrahim, ne Yahudi idi, ne Hristiyandı; ancak, o hanif (sapkın inanç ve ahlâktan beri-muvahhid) bir Müslümandı, ve asla (sizin gibi) müşriklerden olmuş da değildi.” (Âl-i İmrân: 67)
“Onlara: (Haydi) ‘Allah’ın indirdiklerine (Kur’an-ı Kerim’e) iman edin’ denildiğinde: ‘Biz, (sadece) bize indirilene (ve geçmiş büyüklerimizin bildirdiğine) iman ederiz’ derler (bunda da samimi değildirler) ve ondan sonra olanı (Kur’an’ı) inkâr ederler. Oysa O (Kur’an), ellerindeki (Kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: ‘Eğer (önceki kitaplara) inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz? (Sizinki açıkça sapkınlık ve sahtekârlıktır.)’” (Bakara: 91)
“Şayet onlar (Yahudi ve Hristiyanlar) da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, (ancak o durumda) kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer (Hakk’tan ve Kur’an’dan) yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Onlara karşı Sana Allah yeterlidir. O, İşitendir, Bilendir.” (Bakara: 137)
“Allah’ı ve elçilerini (ayet ve hadislerin hükümlerini gereksiz ve geçersiz sayıp) inkâr eden, (Kur’an yeterlidir, sünnete ve hadislere lüzum yoktur iddiasıyla) Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, (ayet ve hadislerin ve peygamberlerin) “Bazısına inanırız, bazısını tanımayız” diyen ve bu ikisi arasında (keyfine göre) bir yol tutturmak isteyenler yok mu? (İşte onlar Allah’ın ve Müslümanların düşmanı, Siyonist şeytanların uşaklarıdır.)”
“Ve işte bunlar, (Müslüman görünseler de) gerçekten kâfir olanlardır. Biz ise kâfirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır. [Not: Bu ayetler: ‘Evreni Allah yaratmıştır, sonra kendi haline ve her şeyi insanların tercihine bırakmıştır; bir peygambere ve Dine de ihtiyaç kalmamıştır’ şeklindeki DEİST düşüncenin de KÜFÜR ve SAPKINLIK olduğunu vurgulamaktadır.]” (Nisa: 150-151)
“Kendilerine kitap verilenlerden; Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resulü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve Hakk Dini (İslam’ı) din edinip (teslim olmayan)larla, onlar küçük düşürülüp kendi elleriyle cizyeyi (zillet ve teslimiyet vergisini) verinceye kadar savaşın (ki izzet ve hâkimiyet mü’minlerin şerefidir).” (Tevbe: 29)
2- Zalimlere ve süper güçlere, doğrudan veya dolaylı destek sağlayan ve melanetlerine meşruiyet kazandıranlar ZALİMDİR.
“İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayan (haksızlık ve ahlâksızlığa bulaşmayan) kimseler (şirke düşmeyen ve kötülük işlemeyenler) var ya; işte güven (emniyet ve saadet) onlar içindir. Ve bunlar hidayete erenlerdir.” (En’am: 82)
3- Dini bilgileri ve İlahi belgeleri dünyalık çıkarları için değiştirip dejenere edenler, bazı ayet ve hadisleri gizleyip görmezlikten gelenler, kâfir ve hâkim güçlerin keyfine göre yorum getirenler ZALİMDİR.
“Kendilerine Tevrat yükletilip de (ilim sahibi olduktan) sonra, onu (Kitabullah’ın emirlerini, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenip yerine getirmemiş (ve İlahi buyruklara göre amel etmemiş) olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. (Böyle ağır kitap yükü altında yaşamak, külfet ve zahmet dışında merkebe ne fayda verir?) Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmeyecektir.” (Cum’a: 5)
“Yahut: ‘Bize de kitap indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk’ dememeniz (için), işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet (olarak Kur’an-ı Kerim) gelmiştir. Allah’ın ayetlerini (yanlış te’vil ve) tekzip edenden (bu zamanda bazı ayetlerin gereksiz ve geçersiz olduğunu söyleyip mü’minleri zalim sistemlere köle haline getirenlerden) ve (insanları) Ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? (Kullarımızı) Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu ‘engelleme ve çevirmelerinden’ dolayı azabın en kötüsüyle (ve şiddetlisiyle) karşılık vereceğiz.” (En’am: 157)
4- “Bunlar süper güçlerdir, bunların tehdit ve musibetlerinden sakınmak ve himayelerine sığınmak gerekir” bahanesiyle, Yahudi ve Hristiyanları veliler (emir vericiler, gizli yöneticiler) edinenler ve onların güdümüne girenler, KORKAK, ALÇAK ve ZALİMDİR.
“Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; onlarla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ve Allah’a itimat ediyorsanız sakın ha!) Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.) Çünkü onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır). [Not: Bu ayet Yahudi ve Hristiyan kimselerle iyi ve insani ilişkileri, ticari ve bilimsel işbirliğini değil; zulüm sistemlerinin ve oluşumlarının güdümüne girmeyi yasaklamaktadır.]”
“(Bu İlahi ikazlarımıza rağmen) Kalbinde maraz bulunan (şuursuz Müslüman)ları görürsün ki, hâlâ (Yahudi ve Hristiyanlarla ve onlara ait bâtıl kural ve kurumlarla dostluk hususunda) onların arasına koşuşturup yarışırlar (kâfirlere yaranmaya çalışırlar ve bu münafıklıklarına bahane olarak da); “aleyhimize gelişen ve değişen zaman içinde, başımıza bir felaket gelmesinden (ve Müslümanların mağlup olmasından) korkuyoruz. (Bari hiç değilse, Yahudi ve Hristiyanların yardımını kaçırmayalım, diye düşünüyoruz)” diyerek (sahte mazeretlere sığınırlar). Fakat pek yakında Allah (Müslümanlara) umulmadık bir zaferi veya Kendi katından mutlu bir emri (ve haberi) gönderecek de (o münafıklar) kendi içlerinde gizledikleri (şeytani heves ve hesaplarına) bin pişman (ve perişan) olacaklardır.” (Maide: 51-52)
Türkiye dahil 22 İslam ülkesinin parçalanmasını ve böylece büyük İsrail’e zemin hazırlanmasını amaçlayan BOP eş başkanlığını üstlenenler; HAÇLI PAPALIK MİSYONUNUN BİR PARÇASI haline gelenler Kur’an’a göre MÜŞRİK, NECİS ve ZALİMDİR. Anayasaya göre de bunlar VATANA İHANETTİR! Bu tipler “dini hizmet erbabı, dindar devlet adamı” rolüyle, birkaç bin kişiye bazı imkân ve fırsatlar sağlamakta, ama himayesine girip taşeronluk yaptıkları ZALİM GÜÇLERİN, milyarlarca masum insana ve Müslümana yönelik tecavüz, katliam ve sömürülerine, imani ve ahlâki tahribat projelerine alet olmanın korkunç vebalini yüklenmektedir.
5- Hangi din ve kavimden olursa olsun, mağdur ve mazlum insanların kurtuluşu için gayret etmeyenler ve “neme lâzım” diyenler de ZALİMDİR.
“(Ey Müslümanlar!) Size ne oluyor (ve nasıl bir vicdani sorumsuzluğa kayıyorsunuz) ki; ‘Ya Rabbi, ehli (ve idarecileri) zalim olan şu ülkeden (ve şu düzenden) bizi kurtar, bize Kendi katından bir sahip gönder ve bize Kendi rahmetinden bir yardımcı ver’ diye yalvarıp duran; erkek, kadın ve çocuklardan oluşan aciz ve çaresiz (nice mazlum müstaz’af) kimseleri kurtarmak için Allah yolunda (çalışıp) çarpışmıyorsunuz? (Bu duyarsızlık ve nemelâzımcılık imani ve vicdani bir tavır değildir.) [Not: Bugün Anadolu’muzdaki milyonlarca Suriyeli sığınmacının; Afrika’da, Asya’da ve Güney Amerika’daki milyonlarca aç, biilaç, çıplak ve muhtaç Müslümanların ve farklı din ve kavimden nice mazlum ve mağdur insanların ezilmesine ve sömürülmesine yol açan bu zalim ve Siyonist sistemi yıkacak ve yeryüzünde Adil bir Düzen’i kuracak niyet ve gayreti taşımayanları Cenab-ı Hakk bu ayetle ve şiddetle ikaz etmektedir.]” (Nisa: 75)
6- Allah’ın sınırlarını, İslam’ın (barış ve bereket nizamının) genel esaslarını ve temel insan haklarını korumayan ve saygı duymayanlar ve İslam davasını saptırmaya çalışanlar ZALİMDİR.
“…İşte bunlar, Allah’ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah’ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara: 229)
“…(Artık) Her kim Allah’ın indirdiği ile (ve emrettiği şekilde) hüküm ve karar vermez de (bunları değiştirmeye ve dejenere etmeye yeltenirse) işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide: 45)
“(Sizden ayrıldıklarına üzüldükleriniz,) Eğer sizinle (kalıp) birlikte (yola) çıksalardı, size kötülük ve zarardan başka (faydaları dokunmaz, zannettiğiniz gibi gücünüzü de) artırmazlardı ve kesinlikle aranıza fitne-fesat sokmaya uğraşırlardı. (Hâlâ) İçinizde onlara haber taşıyanlar (bile) vardır. Allah zalimleri (ve hainleri) Bilendir (ve oyunlarını bozuverecektir).” (Tevbe: 47)
7- Hak hâkim olsun ve halk huzur bulsun diye cehdü gayret etmeyen, bu amaçla oluşturulan hareket ve hizmetlerdeki görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyenler ZALİMDİR.
“…Fakat (ne yazık ki) kendilerine (zulümle ve zalimlerle) çarpışma (ve cihad izni) yazılıverilince içlerinden pek azı hariç, çoğu (cihaddan ve sorumluluktan) yüz çevirip (ayrıldılar.) [Tefsirlerin ve tarihçilerin rakamına göre yirmi bin kişiden on beş bini caydı, ancak beş bini kaldı.] Allah (zaten) zalimleri bilir. (Ve böyle imtihanlarla herkese de gösterir.)” (Bakara: 246)
8- Farz olan cihadı bırakıp; reklâmı bol, yapılması kolay ibadet ve hizmetlerle oyalanıp kendilerini öne çıkaranlar ZALİMDİR.
“(Ey gafiller!.. Göstermelik hayır dağıtmaktan ve reklâm amaçlı cami yaptırmaktan da öte, hatta) Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ı (Beytullah’ı) onarmayı (bile), Allah’a ve ahiret gününe iman edip (sevabını sadece O’ndan umarak) Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Cihadla diğer hayırları bir tutmakla aldanmaktasınız. Bunlar) Allah katında asla bir olmazlar. Allah (Hakk hâkim olsun ve insanlar huzura kavuşsun diye yapılması farz olan cihadı terk ederek kendisine ve milletine) zulmeden bir topluluğu hidayete ulaştırmayacaktır.” (Tevbe: 19)
9- Camilerde bile, barbar Batı’nın talimatıyla bazı Kur’an ayetlerinin okunmasını yasaklayanlar, ama her türlü cinsi sapıklığı kanunla kolaylaştıran İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayanlar ZALİMDİR.
“(Elinde imkân ve iktidar olduğu halde) Allah’ın mescitlerinde O’nun isminin anılmasına (ve Kur’ani hüküm ve hakikatlerin konuşulmasına) engel olan ve bunların (Hakk nizamı kurmaya ve korumaya uğraşan yapıların) yıkılmasına çalışandan daha zalim kim olabilir? (Oysa) Onlara (yakışan, mescitlerin) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. (Mescitleri ve İslami prensipleri engelleyen zalimler ve bunları destekleyen hainler var ya!) Dünyada bir aşağılanma, ahirette ise büyük bir azap onlar içindir (ve bunu hak etmişlerdir).” (Bakara: 114)
“Ki onlar (şunlardır; Müslümanları) Allah yolundan (Kur’an ahkâmından, İslam ahlâkından engellerler… Hürriyet ve adalet için cihaddan) çevirip döndürürler… Onu (İslam’ı ve Kur’an’ı) eğip bükerek çarpıtmak (ve yozlaştırmak) isterler… Ve (din adına dünyaya tapınarak) ahireti örtüp gizlerler (kendileri ve tâbileri için cenneti garanti gösterirler. İşte) onlar inkârcılardır.” (A’raf: 45)
Kur’an’ı ve manasını okumayanlar da ZALİMDİR.
“(Kıyamet günü Allah’ın gönderdiği) Resul de şöyle diyecektir: ‘Ya Rabbi; gerçekten kavmim, bu Kur’an’ı terk edilmiş bıraktılar. (Lafzını okuyup durdular, manasını ve mealini anlayıp uygulamaya yanaşmadılar, hikmetini ve hükmünü araştırıp uygulamak üzere Onu temel başvuru kaynağı yapmadılar’ diye şikâyet edecektir.)” (Furkan: 30) ayeti, Kur’an’ın meal ve manasını okumayan ve kendisini Kur’an’a uydurmayanların durumunu haber vermektedir.
10- Kur’an’ın günümüze bakan ve bize ışık tutan ayetlerini yorumlayıp halkı münafıklara ve din istismarcılarına karşı uyaranlara saldıranlar ZALİMDİR.
“Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları (gerçeğine akıl yatıramadıkları) ve kendilerine henüz yorumu gelip ulaşmamış (yani şimdilik hikmeti ve içeriği açığa çıkmamış olduğundan kavrayamadıkları) bir şeyi (kısır akılları ve nefsani duygularıyla) yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir akıbete uğradıklarına bir bak (ki hepsi felakete ve helakete mahkûm olmuşlardır).” (Yunus: 39) ayeti, Kur’an ayetlerinin günümüz olaylarına ve sorunlarına göre yorumlanması gerektiğini kabul etmeyip asırlar öncesi tefsirlerle halkı uyutanların da zulmettiğini bildirmektedir.
“Kendisine Rabbinin ayetleri (Kur’an’ın hakikatleri) öğütle hatırlatıldığı zaman (bunlar sıradan insanlar içindir, ben seçkin birisiyim düşüncesiyle) sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdiklerini (daha önce işlediği kötülüklerini) unutan (ve kendini tertemiz sanan) kimseden daha zalim kimdir? (Bu enaniyet ve hıyanetleri yüzünden) Kalpleri üzerine Onu (Kur’an’ı) kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde, kulaklarına da bir ağırlık koyduk (artık kalplerinde ağırlık, kulaklarında sağırlık vardır). Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayete erişemeyeceklerdir.” (Kehf: 57)
“Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O’nun ayetlerini yalanlayıp (yamultarak, haksızlık ve ahlâksızlık sistemlerine yamamaya çalışanlardan) daha zalim kim vardır? Hiç şüphesiz O, zalimleri kurtuluşa ulaştırmayacaktır.” (En’am: 21)
“Allah’a karşı (O’nun adına) yalan (ve Dine aykırı fetva) uyduranlardan ve kendisine getirilip (gösterildiğinde) doğruyu (Kur’an’ın buyruğunu yanlış yorumlayıp) yalanlayandan daha zalim kim olabilir? (Böylesi gizli) Kâfirler için, cehennemde (yanıp) duracak yer mi yok (zannedilmektedir? İnkârcı nankörlerin zindanı ve azap diyarı cehennem değil midir)?
(Mutlak) Doğruyu (Kur’an’ı) getirip (sizi bâtıldan Hakka yönelten) ve onu tasdik edip (sadakat gösterenlere gelince;) işte onlar müttaki olanların (ve gerçek mutluluğa ulaşanların) ta kendileridir.” (Zümer: 32-33) ayetleri, vicdani kanaatine ve Kur’an’ın kurallarına bile bile ters düşen zalimleri haber vermektedir.
11- Zalimlerin dünya ve ahiret pişmanlığı ve perişanlığı kaçınılmazdır.
“Zalim (ve kâfir) olan kimse(ler) o gün; ellerini (hınçla) ısırarak: ‘Ah keşke, (ne olaydı, dünyada Hakk) elçiyle beraber bir yol edinmiş olsaydım (da bugün cehenneme atılmasaydım)’ diyeceklerdir.”
“Eyvah bana! Ne olurdu, keşke ben filan (fasık ve facir kişileri) dost edinmeyeydim (hainlerin ve zalimlerin peşlerine gitmeyeydim).”
“Çünkü o, gerçekten bana (Rabbimden) gelen Zikir’den (Kur’an-ı Kerim’den) sonra, (dünyalık hırsı ve Din istismarıyla) beni (aldatıp) saptırmış oldu. (Ve zaten) Şeytan da insanı ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakandır’ (diye pişmanlık göstereceklerdir).” (Furkan: 27-28-29)
Sonuç:
“(Hem) Bize ne oluyor ki, Allah’a tevekkül etmeyelim (ve teslimiyet göstermeyelim)!? Bize (hidayet rehberi ile) doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız eziyet ve işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler sadece Allah’ı vekil edinip (O’na güvenmelidirler).”
“İnkâr edenler, resullerine dediler ki: ‘Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz, veya dinimize (ve bâtıl düzenimize ve dejenere edilmiş değerlerimize) geri döneceksiniz.’ Bunun üzerine Rableri kendilerine (nebilerine) vahyetti ki: ‘(Sabredin) Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz!’”
“Ve onlardan sonra sizi o ülkeye ve yeryüzüne mutlaka yerleştireceğiz (size imkân ve iktidar vereceğiz). İşte bu, makamıma saygı duyana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalık ve müjdedir).”
“(Elçiler ve mü’minler Allah’tan) Fetih istediler; (Hakk yolda sabır ve sadakatlerinin ardından da zafere eriştiler, sonunda) her zorba ve inatçı (kimseler) ise bozguna uğrayarak yok olup gitmişlerdir.” (İbrahim: 12-13-14-15)