Ciddi pişmanlıkla, göz yaşlarınla
Kalbinin kirini, silemedin ki…
Beyninde biriken, “Ben” taşlarınla
Kulluk görevini, bilemedin ki…
Boş beleş işlere, derde bulaştın
Desinler uğrunda, ne zorlar aştın
“Rabbena, hep bana!..”, deyip dolaştın
Ekmeğin ihvanla, bölemedin ki…
Her türlü nimete, has şükrullahla
Her an tecellide; Hak, fikrullahla
Kur’an’la cihatla, hep zikrullahla
Şeytanın zihnini, çelemedin ki…
Elmas altın aryan, kazılar gibi
Her daim Hak Yâri, arzular gibi
Anasın yitirmiş, kuzular gibi
Mevlâ kapısında, melemedin ki…
Tek iki adımdır, başla ve tat gör
İlk dünyayı sonra, ukbayı at gör
Yâre ermek için, ağyarı sat gör
Sen ölmeden evvel, ölemedin ki…
Dünya kazanmak çin, Dini kullandın
Makam çıkar sezdin, hemen çullandın
Hep Haccdan bahsedip, HAÇ’a yollandın
Hak-Bâtıl, hayır-şer; elemedin ki…
Zerre pişman olsan, elbet duyardık
Dualar ederdik, hatır sayardık
Bunca yıl her telden, seni uyardık
Söz tutup Hak yola, gelemedin ki…
Siyonizm’e uşak, Şeytana hadim
Gün be gün azarsın, olmazsın nadim
Hâşâ; yanlış yazmaz, Kader-i Kadim
Sen Hak’tan hidayet, dilemedin ki…
Hak konuşup hakkı, yazar misali
Derinleşip durul, Hazar misali
İğne ile kuyu, kazar misali
Ferhat gibi dağı, delemedin ki…
Servetle şımardın, şöhretle coştun
Zahir âlim zahit, hep içi boştun
Sen fani dünyalık, peşinde koştun
Hazırlanıp kabre, gelemedin ki…
Rahatına hizmet, ruhuna zahmet
Edersen huzura, varmazsın Ahmet
Zalime sert metin, mazluma rahmet
Edip de garib baş, ellemedin ki…