Aziz Erbakan Hocamızın Mana Âleminden, 30 Ağustos Zaferi ve Aziz Milletimizin Kahramanlık Özellikleri ile İlgili Hitapları:[1]
Zafer Bayramı; 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Atatürk'ün Başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için; göğsümüzü gere gere, en büyük onur ve gururla Türkiye’mizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'mizde her yıl kutlanan resmî ve ulusal bir bayramdır! En şanlı geçmişe sahip olan necip bir milletin nesli olmak ne güzel, ne büyük bahtiyarlıktır. Bize bu şanı, onuru ve huzuru bahşeden Rabbimize şükürler olsun.
Tarihinde bu denli zaferler yaşayan yeryüzünde başka bir millet var mıdır, bilmiyorum! Ayrıca bu zaferleri; zulüm yapmadan, savaşın ahlâkını elden bırakmadan, yakmadan, yıkmadan, işkence, kahpelik ve kalleşliğe başvurmadan, kadınlara ve kızlara el atmadan, çocuklara ve yaşlılara kıymadan kazanan ceddimiz, her türlü övgüye ve saygıya layıktır!
Peki, bize düşen nedir? Bize düşen, aynı anlayış, aynı ahlâk ve aynı duyarlılıkla devletimizi ve milletimizi yaşatmak, cennet yurdumuzu her türlü saldırılardan korumak ve de bizden sonraki neslimize daha güzel şekilde; dinen, ahlâken, manevi değerlerimize sahip çıkarak kutlu emaneti bırakmaktır! Yeryüzünün cenneti konumunda olan ve üzerinde ezanları duyarak, ellerini ve nefeslerini üzerimizden bir saniye çekmeden yaşadığımız vatanımızı, canlarıyla ve kanlarıyla bedel ödeyerek bize emanet eden şehitlerimizi ve bütün gazilerimizi kalbi saygı ve minnet duygularımızla anmaktayız. Onlar bize, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş yokluk ve sıkıntılara terk edilmiş milletimizin, tüm bu zorluklara ve baskılara rağmen tarihe altın harflerle yazdırdıkları 30 Ağustos Zaferi’nin iman, sabır ve kararlılıkla kenetlenildiğinde nasıl bütün zorlukların üstesinden gelinebileceğini açık bir şekilde gösterdikleri bir destandır. Bu onurlu mücadelede Türk milletinin en büyük dayanağı ve gücü, Allah'a olan sarsılmaz imanı, esareti asla kabul etmeyen yüksek karakteri, mukaddesatı ve manevi değerleri uğruna mücadele etmeyi en büyük şeref sayan inancıydı! Bu inanç ve amaçlarla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şükran, minnet ve dualarla yâd ediyoruz!
30 Ağustos'ta Türk milleti, mukaddes değerleri uğruna şanlı bir mücadele vererek, tarihin en büyük kahramanlık destanlarından birisini yazmıştır. 30 Ağustos, bu milletin yeniden şahlanışıdır! Bu zafer; vatan topraklarının asla işgal altında bırakılmayacağını, Türk milletinin esir alınamayacağını, bayrağın semalardan indirilemeyeceğini, ezan seslerinin dindirilemeyeceğini ve Aziz Milletimizin asla sindirilemeyeceğini bütün dünyaya ilan eden bir manifesto konumundadır. 30 Ağustos, 'hasta adam' diyerek ölümü beklenen ve tarihe gömülmek istenen bir milletin, sarsılmaz bir iman ve inançla yekvücut olarak yeniden şahlanışıdır!
30 Ağustos; bu toprakların sonsuza dek vatanımız olduğunun tüm dünyaya bir kez daha ilanıdır! Ezelden beri hür yaşamış aziz milletimiz, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere, vatanımıza ve bağımsızlığımıza göz dikenlere asla müsaade etmediğinin ve kıyamete kadar da asla müsaade etmeyeceğinin kanıtıdır!..
Her yıl ağustos ayında nice zaferlere şahitlik etmiş bir millet olarak, tarihimize damga vuran kahramanlıkları yeniden hatırlarız. Bu sene 101’inci yılını kutladığımız 30 Ağustos Zaferi de büyük kahramanların öncülüğünde, manen güçlü ve kararlı bir ordu ile milletimizin inancı, vatanı, değerleri ve özgürlüğü uğruna ortaya koyduğu onurlu bir mücadelenin adıdır! 30 Ağustos Zaferi, asil milletimizin esir edilmesine ve özgürlüğümüzü simgeleyen ay yıldızlı bayrağımızın gönderden indirilmesine asla razı olmayacağını ve asırlardır gök kubbemizde yankılanan ezan seslerinin asla susturulamayacağını bütün cihana ilan eden yeniden diriliş fermanıdır!
Bu büyük zaferin elde edilmesinde milletimizin en büyük dayanağı ve güç kaynağı ise şüphesiz ki Allah’a olan sarsılmaz imanı, esareti asla kabul etmeyen üstün karakteri, mukaddesatı uğruna mücadele etmeyi en büyük şeref sayan güçlü inancı olmuştur ve olacaktır!
30 Ağustos Zaferi ayrıca milletimizin yeni hedeflere, yeni dirilişlere, yeni fetihlere, yeni ve yaşanabilir adil bir dünya düzenine doğru kararlı adımlarla yürümesinin en kutlu başlangıcıdır! Zira aziz milletimiz; inancı, ülkesi ve devletinin bekası için canıyla, malıyla fedakârlık yapmayı, bu uğurda tek bir yürek olarak kenetlenip kutsalını savunmayı her zaman görev saymıştır.
Unutmamak gerekir ki, zaferlerle dolu tarihimizi gururla anmamızı anlamlı kılan, tarihimizden gerekli dersleri çıkarmak ve sürekli uyanık ve hazır bulunmaktır. 30 Ağustos Zaferi de elbette bugüne ve geleceğe dair bizlere oldukça önemli görev ve sorumluluklar yükleyen tarihi bir aşamadır. O halde birlik ve beraberlik duygularını pekiştirerek ortak değerlerimiz etrafında kenetlenmek, tüm insanlığın kurtuluşuna talip olmak, her daim milletimizin huzur ve refahı için çalışmak, bu cennet vatanda yaşayan bizler için düne, bugüne ve yarına karşı en büyük sorumluluklarımızdır!
Bu vesileyle bir kez daha Cumhuriyetimizin kurucusu, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını ve bu toprakları vatan haline getiren ecdadımızı şükran ve minnetle anıyoruz. Geçmişten bugüne kutsalımız, vatanımız, milletimiz, Dinimiz ve namusumuz, ezan ve bayrağımız, istiklal ve istikbalimiz için canlarını feda eden tüm şehitlerimize ve ahirete irtihal eden gazilerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Bir kez daha Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyoruz.
Rabbimiz, birliğimizi ve dirliğimizi muhafaza buyursun, inanç ve ideallerimizden ayırmasın... Bu güzel vatanda ilelebet özgürce ve kardeşçe yaşamayı bizlere nasip etsin. (Âmin)
Kurtuluş Savaşı'nın son evresi olan 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar - Kocatepe'de başlayan zafer süreci Büyük Taarruz ile açılmış ve 9 Eylül 1922'de Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesiyle sonuçlanmıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu'nun Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde yapılmış olan Kütahya'nın Altıntaş İlçesine bağlı Zafertepe Çalköy'de birliklerine taarruz emrini ulaştırmıştır.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922'de Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen savaştır. Başta Siyonist Yahudi güdümlü İngiltere ve ABD olmak üzere, bütün Haçlı Batı’nın destek çıkıp kışkırttığı… Sayı ve silah yönünden çok önde olan kahpe Yunan ordusu; Mustafa Kemal Paşa’nın harp dehası ve Kahraman Ordumuzun iman şahlanışıyla, şaşkınlığa ve bozguna uğrayıp kaçmaya başlamıştır. 19 Mayıs'la başlayan Türk milletinin milli mücadelesi, 30 Ağustos Zaferi ile taçlanmıştır. 30 Ağustos herhangi bir tarih değil, Türkiye'nin geleceği için binlerce şehidin, milli birlik ve beraberlik ruhu içinde canları pahasına, özgürlük ve bağımsızlık meşalesinin sonsuza dek sönmemek üzere yakıldığı büyük bir zafer anısıdır! Karşıt kamplara ve kutuplara ayrıştırılıp birbirlerine düşerek… Birbirlerine “Zillet İttifakı – Çamur İktidarı” diye hücum ve hakaretler ederek değil, elbette milli benlik ve bilinçle, ve yine Milli Görüş ve Milli Çözüm’le inşaallah daha kutlu başarılara ve daha mutlu yarınlara ulaşılacaktır!
Emin olunuz ki, bu inançla var olduğumuz sürece daha çok zaferler kazanacağız! 30 Ağustos tüm olumsuzluklara ve imkânsızlıklara rağmen, kahraman ecdadımızın uzun yıllar boyunca iman, azim ve fedakârlıkla verdiği İstiklal Mücadelemizin nihai zaferle sonuçlandığı gündür! Sizlere, tam bir asrı geride bırakan büyük bir zaferden bahsediyorum. Bize düşen, aynı azim ve kararlılıkla ülkemize ve kutlu ilkelerimize hep birlikte sahip çıkmaktır!
Tarih boyunca milletimiz, nice zorlu badireleri birlikte aşmış, her zaman bir ve beraber olarak mücadele etmeyi başarmıştır. 30 Ağustos Zaferi de bu destansı mücadele ruhunun ve zafer onurunun olmazsa olmazlarından, beraber ve kardeşçe hareket edebilme anlayışının en güzel örneğini oluşturmaktadır. Emperyalist saldırılara karşı yekvücut olan aziz milletimiz, bu toprakları bir kez daha vatan kılmasını bilmiş ve ardından da bu zaferi Türkiye Cumhuriyeti ile taçlandırmıştır. Bugün bize düşen ise, aynı inanç, azim ve kararlılıkla ülkemize ve milli hedeflerimize hep birlikte sahip çıkmaktır!
İnanıyorum ki, verilen büyük mücadelelerden ve geride bıraktığımız 101 yıldan gerekli tüm dersleri çıkararak; Cumhuriyet'in 2. yüzyılına yaraşır bir kardeşlik iklimini kurarak, umutla ve kararlılıkla, hep birlikte en büyük fetihlere, en güzel yarınlara, en yaşanır, en huzurlu, en güvenli dünyaya yol alacağız.
Bu zafer, vatan toprakları işgal olunan bir milletin, en zorlu yokluklara ve en olumsuz şartlara rağmen yüksek bir inançla ve örnek bir kararlılıkla Dinini ve Ülkesini nasıl müdafaa edebileceğini, büyük bedeller ödeyerek de olsa yedi düvele göstermiş bir kahramanlık hatırasıdır!.. Hepimize kutlu olsun!..
...
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..