Kalbim kudret avcunda, her an başka hal gelir
Gâh sadık bir Müslüman, gâh şirk koşan olurum!
Bir an nutkum tutulur; susar dilim lal gelir
Sonra bak ki, kurt-kuşla; sır konuşan olurum!
Bazen Şemsi Ezeli’n, aşkına pervaneyim
Bazen pejmürde, mecnun; pür deli divaneyim
Bazen ıssız bir yerde, köhne bir viraneyim
Gün olur gökyüzünde, bir Kehkeşan olurum!
Gâh aynaya bakamam, kendimden utanırım
Gâh tövbe denizinde, günahtan yıkanırım
Gâh tek kat merdivende, yorulup tıkanırım
Bir dem başı dumanlı, dağlar aşan olurum!
Dosttan ayrı düşerim, gönül özler visali
Yakar hasret ateşi, kalmaz ruhum mecali
Bazen yüzüm kararır, “Hacer Esved” misali
Bazen açılıp parlar, nur dırahşan1 olurum!
Bazen âlim ve abid; haza Harun’a benzer
Bir bak, Bel’am’dan beter; hatta Karun’a benzer
Âlem; bazen canavar; bazen yavruna benzer
Gâh malum ve muteber; gâh feşmekân2 olurum!
Aşk, cereyan gibidir, dondurur ve yandırır
Muhabbet ve nefreti, aynı kapta kandırır
Lokmasını bir bala, bir de kana bandırır
Hidayet yetişmese; per perişan olurum!
Ten kabrimde can hapis; vücut ruhuma tabut
Bazen fena fillahta; bazen azgın bir Tağut
Bir an Calut rolünde, bir bak aynıyla Talut
Zalimin oklarına; her an nişan olurum!
Dünya fani rüyadır, Dostuna hasrette kal
Kalbin ile vahdette, kalıbın kesrette kal
Gel karar kıl ey gönül, huzuru Hazrette kal
Bazen durgun su gibi, bazen coşan olurum!
Gâh Dosta hazır kurban, gören sanır İsmail
Gâh Hakka kafa tutar, aynı Beni İsrail
Celal ile Cebrail, Cemal ile İsrafil
Şeytanlıktan kurtulup, âleme şan olurum!
Bazen ipek beğenmez, bazen muhtaç çaputa
Bir dem mü’min muvahhit, bir an tapar her puta
Bazen Hazar’da yüzer, bazen uçar Harput’a
Ahmet emir erindir, lütfet paşan olurum!