Haziran 12 16:30

KUR’AN’A GÖRE ZAMANIN UZAYIP KISALMASI MUCİZESİ

KUR’AN’A GÖRE ZAMANIN UZAYIP KISALMASI MUCİZESİ

 

Eski Müftülük memurlarından, değerli dostum, sadık ve müstakim insan rahmetli Necati Yanılmaz anlatmışlardı.

O vakitler Elazığ Kubbeli Cami İmamlığı yapan muhterem ve muttaki Hacı Mustafa Hoca Efendinin ziyaretine varmışlardı. Bu zat, Harputlu meşhur Beyzade Hz.lerinin halifesi, bizim köylü (Alişam-Harmanpınarlı) Bekir Efendiden icazetli ve Nakşi Tarikatındandı. Yanındaki arkadaşları o zata:

“Zamanın uzaması ve kısalması var mıdır, Allah’ın zaman içinde zaman yaratması nasıldır?” diye sormuşlardı. O zat ise şöyle buyurmuşlardı:

“Şimdi sizler, bizimle görüşme ve sohbet etme arzunuzu ulaştırdınız. Biz ise, rahatsızlığımız ve vakit darlığımız sebebiyle, size ancak yarım saat ayırdık. Ancak iyi niyetinizi ve samimiyetinizi görünce, saat 4 ile 4,5 arasına ayarladığımız saati 4 buçuğa 5 kala durdursak, sohbeti 1 saat daha uzatıp tekrar saati çalıştırsak, işleyen saate ve verdiğimiz söze göre yarım saat misafirim olmuş sayılsanız da, aslında bir buçuk saat birlikte geçirmiş ve muhabbet etmiş olacağız!..” buyurmuşlardı. Bu sözleriyle “ZAMAN”ın; şartlara, durumlara, boyutlara ve bulunduğu ortamın hızına ve heyecanına göre uzatılıp kısaltılacağını vurgulamışlar ve tasavvuftaki “Tayy-i Zaman ve Tayy-i Mekân” kavramlarını izaha çalışmışlardı.

Kur’an’da zamanın göreceliğineyani zamanın her yerde aynı hızda geçmediğine, duruma ve şartlara göre değiştiğine işaret edilmiştir. Modern bilimin ise ancak 1900’lü yıllarda AlbertEinstein sayesindebu gerçekten haberi olabilmiştir. Einstein’ın teorisine göre zaman, uzay dokusuna örülmüş şekildedir. Uzay zaman dokusunun değişmesi ile zamanın akışı da değişebilmektedir.

Kur’an’da Secde: 5, Hacc: 7 ve Meâric: 4 ayetlerinde çok net olarak zaman genişlemesine (time dilation) dikkat çekilmektedir.

Evet, zamanın akışı 2 faktöre bağlıdır. 1- Hıza,2- Yer çekimine. Hız ve yer çekimi kuvveti arttıkça zaman yavaşlamaktadır.

Diyelim ki elimizde 2 tane atom saati var. 1 tanesini Dünya üzerine koyalım. Diğerini ise son sürat uçan bir uzay roketine koyalım. Roket yıllarca son sürat uçsun ve sonunda Dünya’ya geri dönsün. Atom saatlerini kontrol edelim. Roket içindeki atom saatinin Dünya’daki atom saatine göre daha geride kaldığını görürüz. Bu atom saatleri yerine birer insan koyduğumuzu düşünürsek; roket içindeki kişinin Dünya’daki yaşıtlarına göre çok daha genç kaldığı görülür. Çünkü onun için zaman daha yavaş akmıştırEvet, hız yapan roketteki zaman daha yavaş akmaktadır. Çünkü hız, zamanın yavaşlamasına neden olmaktadır.  

Şimdi zamanın uzayıp kısalmasında yerçekiminin etkisine bakalım. Yukarıdaki atom saatlerinden bir tanesini diyelim ki Güneş’in hemen yanına (yüzeyine) bırakmış olalım, bir tanesi ise Dünyayüzeyinde kalsın. Bir gün sonra saatleri kontrol ettiğimizde Güneş’in yanındaki saatin daha geridekaldığınıgörürüz. Bunun nedeni Güneş’in yer çekimi kuvvetinin Dünya’mızınkine göre kat kat fazla olmasındandır. Çünkü yer çekimi zamanın yavaşlamasına neden olmaktadır.

Demek ki bir şey için zamanın nasıl geçtiği-aktığı maruz kaldığı yerçekimi gücüne ve mevcut hızına göre değişmektedir. Bu zaman değişmesine zaman genişlemesi (time dilation) denir.

Yüce Allah bu zaman genişlemesini Kur’an’da 3 ayette bildirmiştir.

Secde: 5. ayeti;

Gökten yere (âlemlerdeki) her işi O evirip-yönetip düzene koymaktadır. Sonra (işler), sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde, yine O’na (Arş’ına, huzuruna değerlendirme makamına) yükselip (durmaktadır).”

Ayetteki; (يُدَبِّر) “yudebbiru” kelimesinin kökü (دبر) olup; düzenlemek-ayarlamak (arrange), organize etmek (to make arrangements), hazırlamak (prepare), planlanmak (to make plans), tasarlamak (design), yönlendirmek (to direct), çok iyi planlanmış şekilde işletmek (to proceed or behave in a well planned) anlamındadır.

Ayetteki; (يَعْرُجُ) “yea’rucu” kelimesinin kökü (عرج) olup; yükselme (ascend-mount), yükselme yerleri (the place of ascent), bir yapıyı eğmek (incline), bükmek (bend), bükümlü yerler (bir vadinin sağa-sola bükülmesi-kıvrılması) (a place of bending or inclining) anlamındadır.

Ayetteki; (تَعُدُّونَ) “teuddune” kelimesinin kökü (عدد) olup; saymak (to count), hesaplamak (to calculate) anlamındadır.

Ayetteki; (أَلْفَ) “elfe” kelimesi rakam olarak bin(thousand) anlamındadır.

Ayetteki; (سَنَةٍ) “seneh” kelimesi yıl-sene(year) anlamındadır.

Secde: 5. ayetinden hemen önce Secde: 4. ayetinde ise Yüce Allah evrene ve Allah’ın Arş’ına dikkat çekmiştir.

Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günlerde (dönemde) yarattı, sonra Arş’a (Kâinatın yönetim merkezi ve makamına) istiva edip (onu ilmiyle ve kudretiyle kuşattı). Sizin için O’ndan başka bir veliniz (sahibiniz ve destekçiniz) ve (O’nun izin verdikleri dışında) şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz? (Bu aklınızı kullanmamak ve vicdanınızın sesine kulak asmamak başınıza bela açacaktır.)”

Bu nedenle Secde: 5. ayetinde düzenlenen emrin evren ve Yüce Allah’ın Arş’ı ile ilgisi olmalıdır. Bu ayette geçen “Allah’ın emrinin” ne olduğunu ve nasıl işlediğini anlarsak ayeti daha iyi kavrarız. Ayete göre Allah’ın emrini yani takdir programını düzenlediği-planladığı ve bu emri tüm evrene uyguladığı net bir şekilde anlaşılır. “Emrin” ayrıca bir özelliği daha vardır. Emir gökten yere doğru düzenlenmekte ve daha sonra Allah’ın Arş’ına doğru yükselmeye başlamaktadır.

 

...

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

Yorum Yaz