Kur’an Meal oku, mü’mine farzdır1
Sadıklar gönlünü, aşka salmaz mı?..
Boş işle uğraşmak, sorumsuz tarzdır
Ömrün heba eden, pişman olmaz mı?..
Şiir yazı bakmaz, bir yorum yazmaz
Suya varmak ister, hiç kuyu kazmaz
Şuurlu kul ise, şaşırıp azmaz
Has maden arayan, altın bulmaz mı?..
Sadık kardeşlerle, bizi güçlendir2
Seferi zaferle, bitir taçlandır
Hata nefsimizden, kendin suçlandır
Nefsin kınamayan, saçın yolmaz mı?..
Münafık kâfirden, çok tehlikeli
Kalıbı düzgün ya, kalbi lekeli
Sorumlu bir insan, arlı ilkeli
Ayarsız hayâsız, nuru solmaz mı?..
Mü’min merhametli, ama mert olur
Hem adil gayretli, belki sert olur
Mazlumlara umut, zulme dert olur
Vicdan ehli insaf, irfan dolmaz mı?..
Cumhurun başına, çamur yakışmaz
Özü sağlam gözler, haram bakışmaz
Kur’an ile bilim, asla çakışmaz
Hakkı inkâr eden, küfre dalmaz mı?..
Din dava Hak sattı, dünya uğruna
Sapıttı şeytani, hülya uğruna
Bin türlü rezalet, dosya uğruna
Alçak hıyanetten, hâlâ yılmaz mı?..
İktidar sağ sola, sövüp duruyor
Gafil cahil onu, övüp duruyor
İsrail mazlumu, dövüp duruyor
“Susan, dilsiz şeytan…”, sıfat almaz mı?..
Gafil odur kenar-larda dolaşır
Şeytani şarlatan, şerre bulaşır
Hak’tan taraf olan, hayra ulaşır
Bâtıla oy veren, bela bulmaz mı?..
Rabbine güven ki, her va’di haktır
Sözünden cayar mı, Kâdir mutlaktır
Rahmeten lil âlemin, ki pirü paktır
Ümmet olan canın, feda kılmaz mı?..
Zulüm düzeniyle, mevzun3 eyleme
Zaferin gözleriz, uzun eyleme
Allah’ım bu sefer, mahzun eyleme
Milyonlarca gönül, mahrum kalmaz mı?..
1- “‘Ve Ben Kur'an'ı (dikkatle ve sürekli) okumakla (anlamak ve uygulamakla) da (emrolundum).’ Artık her kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete (İslami istikamete) gelmiştir; kim de sapacak olursa, de ki: ‘Ben sadece uyarıcılardan biriyim.’” (Neml Suresi: 92)
2- “(Cenab-ı Allah ise:) ‘Senin (omuzlarını, arkanı ve) pazularını kardeşinle pekiştirip güçlendireceğiz (ağır sorumluluğunu onunla destekleyip hafifleteceğiz); sizin ikinize de öyle üstün (manevi sultanlık) bir ‘güç ve yetki’ vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar mutlaka galip geleceksiniz’ buyurup (teskin ve teselli etmişti).” (Kasas Suresi: 35)
3- Mevzun: Düzgün, uyumlu.