Ocak 18 21:27

TOPLUM DÜZENİ VE VİCDANIN ÖNEMİ

TOPLUM DÜZENİ VE VİCDANIN ÖNEMİ

Allah'ın Her İnsana Adalet ve Merhamet İlhamı: VİCDAN’dır!

Vicdan; her insana güzel olan tavrı ve düşünceyi hatırlatan, bir insanın sağlıklı muhakemede bulunmasını, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edebilmesini sağlayan manevi bir yetenektir. Vicdanın önemli bir özelliği de, tüm insanlarda ortak bir değerdir. Yani bir insanın vicdanına göre doğru olan, aynı koşullar söz konusu olduğu sürece, diğer insanların vicdanları için de geçerlidir. Vicdanlar hiçbir zaman çatışmaz. Bunun nedeni ise vicdanın kaynağıdır; vicdan Allah'ın ilhamıdır. Allah, her insana vicdanı aracılığı ile Kendisi'nin hoşnut olacağı umulan en doğru ve en güzel tavırları bildirmektedir. Vicdanın Allah'ın ilhamı olduğu Kur’an'ın Şems Suresi'nde şöyle haber verilmektedir:

“Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene'. Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.”[1]

Yukarıdaki ayetlerde Allah, nefse fücuru (günaha ve isyana dalmak, fasık olmak, yalan konuşmak, baş kaldırmak, Hak’tan sapıtmak, nizamı bozmak, ahlâki çöküntü, takvanın zıddı) ve aynı zamanda ondan sakınmayı ilham ettiğini bildirmektedir. İşte insanı kötülüklerden sakındıran ve doğruyu bulduran onun vicdani kanaatidir.

Vicdanın en önemli özelliklerinden biri ise insanın kendi kendine doğruyu bulmasına yardımcı olmasıdır. Vicdan; kimse söylemese de insana doğruyu gösterecektir, ancak önemli olan insanın vicdanına başvurması, onun ne dediğini dinlemesi ve eksiksizce söylediklerini uygulamasıdır. Bu nedenle vicdan, Kur’an’ı anlayıp uygulamada dinin temel unsurlarından biri sayılmıştır. Her şeyden önce şunu unutmamak gerekir: Her insan şuur sahibi olduğu andan itibaren Allah'ın kendisine ilham ettiği vicdanının söylediklerinden sorumlu konumdadır. Etrafındaki olayları idrak etmeye başlayan, muhakeme yeteneği kazanan her insan artık vicdanını duyacak, nefsi ile vicdanını ayırt edebilecek yeteneğe ve vicdanına uyabilecek iradeye sahip olmuş durumdadır. Artık bundan sonra karşılaştığı olaylar esnasında seçtiği yoldan hesap günü sorgulanacaktır; vicdanına uyuyorsa Allah'ın sonsuz cennetine layık görülecek, nefsine uyuyorsa "kapıları kilitlenmiş" sonsuz bir ateşle karşılaşılacaktır.

Allah'ın Varlığının Delilleri Vicdanla Anlaşılır!

Vicdanına uyan bir insanın ilk olarak yapacağı şey, çevresinde gördüklerini sorgulamak ve araştırmak olacaktır. Ve idrak yeteneği gelişmiş insan görecektir ki, kusursuz bir evrende, her şeyiyle eksiksiz olarak yaratılmış bir dünyada yaşamaktadır. Herkes, doğduğu andan itibaren içinde bulunduğu ortamı ve koşulları düşünmeye başladığında; tüm detaylarıyla ince ince düşünülüp tasarlanmış bir dünyada yaşadığını anlayacaktır. Sadece kendi bedenindeki sistemler bile insanı şaşkınlığa düşürecek kadar kusursuz yaratılmıştır. Şu anda herkesin kalbi hiç teklemeden atıyor, derisi kendisini yeniliyor, akciğerleri kanı temizliyor, böbrekleri kanı süzüyor, hücrelerinde saniyede milyonlarca protein yaşamının devam edebilmesi için sentezleniyor. Ve kişi, içinde gerçekleşen bunlar gibi daha binlerce faaliyetten habersiz yaşıyor ve belki de bunların bazılarının nasıl gerçekleştiğini dahi bilmiyor. Bu kadarla da kalmıyor; içinde yaşadığımız gezegenin milyonlarca kilometre uzağında gerekli ısı, ışık ve enerjiyi sağlayan Güneş var. Ama Güneş ile Dünya arasındaki mesafe o kadar iyi ayarlanmış ki, bu enerji kaynağı gezegenimizi ne kavurup yok ediyor, ne de soğuktan donduruyor.

Sonra gökyüzüne bakıyoruz. Dünya'yı çepeçevre saran hava kütlesinin estetik görünmesinin yanı sıra insanları ve tüm canlılığı dış tehlikelerden koruduğunu öğreniyoruz. Eğer gezegenimizi saran bu atmosfer olmasa, dünya üzerinde tek bir canlı dahi var olamayacaktı. Bunların her birini tek tek düşünen insan, elbette ki kendisinin ve içinde yaşadığı evrenin nasıl meydana geldiğini ve varlığını nasıl devam ettirdiğini sorgulayacaktır. Bunu araştırdığında ise karşısına iki alternatif çıkacaktır: 1- Ya Yaratılış gerçeğine inanıp Müslüman olacaktır. 2- Ya da Evrim safsatasına kapılıp sapıtacaktır.

Bu alternatiflerden Evrim ve Darwin safsatası; tüm evrenin, gezegenlerin, yıldızların ve tüm canlılığın tesadüfler sonucunda kendiliğinden meydana geldiğini söylemektedir. Maddenin en küçük birimi olan atomların serbest haldeyken, tesadüfler sonucu bir araya geldiklerini, hücreyi, insanı, atları, kelebekleri, doğayı, yıldızları, kısacası sizin her an görüp de hayrete düştüğünüz son derece kusursuz ve karmaşık yapıları ve sistemleri oluşturduklarını iddia etmektedir.

 

TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ:

 

Yorum Yaz